🦡 Prof Dr Rasim Küçükusta Iletişim
GöğüsHastalıkları İstanbul, Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta hakkında bilgi ve randevu almak için tıklayınız. Hastalarının yorumları, değerlendirmeleri ve sorulmuş sorulara yanıtlar profilinde yer almaktadır.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Kucukusta Tweetler, sadece bilgilendirme amaçlıdır, tıbbi tavsiye değildir. Mizah duygusu olmayanlar gelmesin.
GeçmeyenÖksürük: İstanbul Bronşiti / Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta Çocuklarda sık tekrarlayan, uzun süre devam eden ve her türlü tedaviye direnç gösteren öksürüğe sebep olabilecek hastalıkların başında, “İstanbul Bronşiti” ismini verdiğim bir hastalık geliyor.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Omicron varyantı ile ilgili görüşlerini aktardı. Küçükusta, varyantın pandeminin sonunu getirebileceğini düşündüğünü ifade etti. Koronavirüsün varyantlarından biri olan Omicron, tüm dünyada hızla yayılmaya devam ediyor. İlk olarak Güney Afrika’da
türünün az sayıda kalan örneklerinden, bilim adamı gibi bilim adamı, doktor gibi doktor. öyle mucize tedavilere falan pabuç bırakmayan, insan sağlığını gerçekten göz önüne alan, bildiği doğruları da cesurca söyleyen göğüs hastalıkları profesörü. ayrıca dünya şekeri bir insan, çok iyi bir hoca ve çok da iyi bir müzisyendir. ud çalar ve türk musikisi icra
TatlandırıcılarObezite ve Diyabet Yapıyor / Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta Suni tatlandırıcılar, diyabeti olanların, kilo vermek isteyenlerin adeta “kankalarıdır”. Yüz sene önce keşfedilen suni tatlandırıcılar, çaya kahveye atıldığı gibi, bisküviden gofrete, dondurmadan yoğurda, meşrubattan sakıza yüzlerce
Prof. Ahmet Rasim Küçükusta’dan koronavirüse karşı tuzlu su önerisi 14:03 21 Kasım 2020 Koronavirüs salgınına karşı yeni bir öneri de İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet
Ahmet Rasim Küçükusta Takip Sayfası. 5,456 likes · 12 talking about this. Sağlıklı Beslenme Olmadan Sağlıklı Hayat Olmaz
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta: "Amerikalıların dediklerini yapmayı bilim sanan tıp dünyamız var." Başta American Heart Hurt Association olmak üzere dünya bilimine yön veren kurumlar yumurta, tereyağı, yağlı yoğurt, yağlı peynir ve kırmızı et gibi hayvansal yağları kalp damarlarını tıkıyor diye yasakladılar.
Prof Dr. Ahmet Rasim Küçükusta 1955’te Kayseri’de doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni (1973) ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni (1979) bitirdi. 1984’te göğüs hastalıkları uzmanı, 1986’da doçent, 1996’da ise profesör oldu. 2008’de üniversiteden emekli olan Küçükusta, muayenehanesinde hekimliğe devam ediyor
Prof Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, havaların aniden ısınmasının özellikle astım hastaları için tehlike oluşturduğunu söyledi. Küçükusta, “Değişken havalar, özellikle, havaların ani olarak ısınması ya da soğuması ile nem ve basınçtaki değişiklikler astım krizlerini tetikler” dedi.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta 19 Mart 2015 tarihli köşe yazısı İletişim; Reklam; Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır. 8,350 µs
8U1MMc. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Omicron varyantı ile ilgili görüşlerini aktardı. Küçükusta, varyantın pandeminin sonunu getirebileceğini düşündüğünü ifade etti. Koronavirüsün varyantlarından biri olan Omicron, tüm dünyada hızla yayılmaya devam ediyor. İlk olarak Güney Afrika’da ortaya çıkan varyant, birçok ülkede vaka rekorlarının kırılmasına neden olurken insanlara endişelenmesine yol açıyor. Ancak bilim insanları hastalığın hafif semptomlarla atlatıldığını belirterek rahatlatıcı açıklamalarda da bulunuyor. Geçtiğimiz hafta bir bilim kurulu üyesi Omicron ile ilgili görüşlerini belirterek, olumlu veya olumsuz iki senaryonun oluşabileceğini kaydetmişti. Bunun yanı sıra dün paylaştığımız bir haberde de Omicron kaynaklı ölümlerin Delta varyantından 8 kat daha az olduğunu aktarmıştık. Şimdi de Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Omicron ile ilgili yazdığı bir yazıda varyantın pandemiyi bitirebileceğini ifade etti. İyimser veriler ortaya çıkıyor’ Independent Türkçe’de yayımlanan yazıda ünlü profesör, Omicron varyantı ile ilgili elde edilen verilerin iyimser olduğunu belirtti. Varyanta bağlı hastane, yoğun bakım ihtiyacı ve ölümlerin çok az olduğunu vurgulayan Küçükusta, örnek olarak Birleşik Krallık’ta yürütülen bir çalışmayı gösterdi. Omicron ve Delta varyantına yakalanan insanların incelendiği bu araştırmada, Omicron’a yakalananların yaklaşık %15’inin daha az hastaneye kaldırılmaya’ ihtiyaç duyduğu belirlendi. Ayrıca günlük vakalara ulaşarak rekor kıran Birleşik Krallık’ta vefat sayısının önceki aylara benzer bir şekilde devam ederek 140 civarlarında kaldığı da ünlü profesör tarafından vurgulandı. Küçükusta, Omicron’un çocuklar üzerindeki etkileri ve hastanelerden gelen veriler hakkında da açıklamalar yaptı. Omicron’un çocuklarda da Delta’ya göre daha hafif seyrettiğini vurgulayan profesör, hastalığın ilk üç gününde acil servislere girişte %29’luk, hastaneye yatışta %67’’lik, yoğun bakımda ise %68’lik azalma gözlemlendiğini belirtti. Korku ve endişe oluşturulmamalı’ Küçükusta’nın yazısında insanlar arasında oluşan endişe ve paniğe de değinildi. Toplumun tam ve doğru bir şekilde bilgilendirilmesini belirten ünlü profesör, verilerin abartılarak korku pompalanmasının işe yaramadığını ifade etti. Küçükusta, bu korku sebebiyle ortaya çıkan endişe ve paniğin bağışıklık sistemini zayıflatarak insanlara zarar verdiğini de kaydetti. Eldeki verilerin olduğu gibi’ paylaşılması fikrini savunduğunu belirten Küçükusta, başka uzmanların sözlerinden örnekler vererek, toplumun korkutulmasının sosyal, ekonomi, toplum sağlığı gibi konularda sorunlara yol açabileceğini düşündüğünü belirtti. Birleşik Krallık’ın tüm dünyaya örnek olması gerektiğini de sözlerine ekleyen Küçükusta, çok sıkı tedbirler, kısıtlamalar ve zorunluluklar ile bir yere varılamayacağını ifade etti. Profesör, Boris Johnson’un Birleşik Krallık’taki tüm yasakları maske de dahil kaldırma kararına dikkat çekerek Omicron varyantının salgının sonunu getirebileceğini düşündüğünü aktardı. Yayılımı hızlandırmak pandemiyi bitirebilir’ 67 yaşındaki profesör, bazı farklı düşünceleri desteklediğini de yazısında belirtti. Wall Street Journal’dan WSJ örnek gösteren Küçükusta, Omicron’un yayılımını yavaşlatmak yerine hızlandırmanın pandemiyi sona erdirmede işe yarayabileceği fikrine sıcak baktığını belirtti. WSJ’deki yazıda Omicron’u yavaşlatma çabalarının daha bulaşıcı ve daha dirençli bir süpervaryant oluşturabileceği; bu yüzden hafif geçirilen Omicron varyantı için yayılımı hızlandırma’ politikasının doğru bir hamle olabileceği de yer aldı. Ünlü oyuncu Erdal Özyağcılar’ın hastalığa yakalandıktan sonraki, Kötü haber değil, bir bakıma iyi haber. İki sinovac, iki BioNTech olmuştum. Omicron ile birlikte de beşinci aşımı doğal yollardan olmuş oldum’ ifadelerini örnek gösteren Küçükusta, Omicron sayesinde gelişen antikorların, hücresel ve lokal bağışıklıkların aşılara göre daha güçlü olduğunu da sözlerine ekledi. Kaynak
Sabah programlarında yararlı bilgiler veren Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta kimdir? Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta kaç yaşında, nereli? Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta kitapları!PROF. DR. AHMET RASİM KÜÇÜKUSTA KİMDİR?Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta 1955'te Kayseri'de doğdu. İstanbul Erkek Lisesi'ni 1973 ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni 1979 bitirdi. 1984'te göğüs hastalıkları uzmanı, 1986'da doçent, 1996'da ise profesör oldu. 2008'de üniversiteden emekli olan Küçükusta, muayenehanesinde hekimliğe devam ediyor. Babası Turhan Nesimî Bey ve annesi Fevziye Hanım'dır. İlkokul bitirene kadar Kayseri'de Salih Avgun Paşa İlkokulu'nda okuduktan sonra İstanbul'a taşındıkları için beşinci sınıfı İstanbul Koca Ragıp Paşa İlkokulu'nda bitirdi. Hazırlık sınıfını Alman Lisesi'nde okudu. İstanbul Erkek Lisesini 1973 yılında tamamladı. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun DR. AHMET RASİM KÜÇÜKUSTA KİTAPLARI2015 - Büyük Kolesterol Yalanları2013 - Hasta Etmeyin Adamı!2011 - Kansere Çözüm Var! çok yazarlı2011 - Kalbime Koy Başını Doktor!2011 - Bir İki Üç Tıp2010 - Bu İşte Bir Domuzluk Var2009 - Grip/Domuz Gribi Bilmeniz Gereken Her Şey2009 - Adamın Biri Doktora Gitmiş… Gidiş O Gidiş!2008 - Biri Bizi Hasta Ediyor2006 - Modern Zaman Hastalıkları Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Ahmet Rasim Küçükusta İstanbul Kayseri Gündem Güncel Haberler
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'nın 1 Nisan 2012 tarihinde Sözcü Gazetesi’nde yayımlanan “Bitkisel İlaçlar Öldürebilir” başlıklı yazısına cevaben, gönderdiğimiz yazı aşağıda bilgilerinize sunulmuştur; Sayın Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Sözcü Gazetesi 1 Nisan 2012 tarihinde Sözcü Gazetesi’nde yayımlanan “Bitkisel İlaçlar Öldürebilir” başlıklı yazınızı, halk sağlığı açısından en büyük çekincemiz olduğu ve sürekli ilgili konuya dikkat çektiğimiz için ilk bakışta umut verici bulurken, yazının ortalarında biz eczacılara yönelik sarf ettiğiniz “Sağlık Bakanlığı’nın bitkisel ilaçların sadece eczanelerde satılması kararı çok doğru da, eczacılar bu konuda yeterli bilgiye sahip değiller ki!” şeklindeki açıklamanızı ve bitkisel ilaçlar konusundaki değerlendirmelerinizi görünce adeta büyük bir hayal kırıklığı yaşadık. Görüşlerinize katılmadığım hususları aşağıda şu şekilde özetledim; Bitkisel ilaç kavramı 1983 yılından itibaren Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımlamaları içinde yer almaktadır. Bu ise bitkisel ürünlerin belli kurallar içinde tedavide kullanılabileceği anlamına gelmektedir. Halk arasında bitkisel ürünlerin doğal olması sebebiyle sanki hiçbir zararı yokmuş gibi yanlış bir inancın hakim olduğu tüm sağlık birimleri tarafından bilinmektedir. Ancak aktivitesi olan her maddenin toksik etkisinin de olduğu kabul edilmelidir. Tıp doktorları eğitimleri sırasında bitkisel ilaçlar ve bitkisel ilaçlarla tedavi konusunda eğitim almamakla birlikte, bu tür bilgilere meslek hayatı süresince ya kitaplar aracılığıyla ya kurs gibi programlara katılarak ya da interneti takip ederek sahip olmaktadırlar. Eczacıların lisans eğitimi ise YÖK tarafından kabul edilmiş standart bir eğitim sistemidir ve her Üniversitede benzer biçimde yürütülmektedir. Verilen eğitimde alternatif tıp ile ilgili bilgiler yer almamaktadır. Güvenli ve akılcı ilaç kullanımı, farmasötik bakım konusunda tedavide ve koruyucu hekimlikte ciddi bir donanıma sahip eczacı, mezun olduğu zaman tıbbi bitkiler hakkında da çok ciddi bilgi ve deneyim sahibidir. 5 yıllık lisans eğitimlerinde verilen Farmasötik Botanik, Farmakognozi ve Fitoterapi derslerinde tıbbi bitkiler ve içerikleri detaylı olarak incelenmekte ve dersler teorik ve deneysel olarak verilmektedir. Ayrıca ilaç özellikli doğal maddeler diğer mesleki derslerin içinde de yer almaktadır. Ayrıca tıbbi bitkilerden ilaç olarak yararlanılacak ise özel hazırlanma şekilleri olduğunu da bilmektedir. Tıbbi bitkilerin farmakolojik aktiviteleri birçok bilim adamı tarafından araştırılmıştır. Gelişmiş bilimin ve teknolojinin olanaklarıyla yapılan bu çalışmalar in vitro, in vivo ve klinik çalışmaları kapsamakta ve veriler bilimsel dergilerde yayınlanmaktadır. Bu nedenle tıbbi bitkileri “ot çöp” demek ve ’etkilerinin bilimsel çalışmalara değil sadece gözleme dayanmakta’’ şeklinde değerlendirmek büyük haksızlıktır. Kaldı ki, bugün kullandığımız aspirinden kortizona kadar birçok ilaç bitkilerde yapılan bilimsel çalışmalar ile bulunmuştur. Öte yandan, bitkisel ilaçların ilaç olarak kullanılabilmesi konusunda otoritelerce hazırlanmış Farmakopeler ve monograf kitapları bulunmaktadır. Türkçe ve yabancı dilde hazırlanmış bu kitaplarda tıbbi bitkiler bilimsel adı, morfolojik ve mikroskobik özellikleri, kimyasal yapıları, aktif bileşikleri, etkili maddelerin farmakolojik aktiviteleri, bitki ve etken maddelerinin kullanılışı ve varsa preparatları literatür bilgileri ile yer almaktadır. Eczacılar ilaç olarak tıbbi bitkiler hakkında el kitabı sayılacak bu kaynakları halk sağlığı yönünden değerlendirecek altyapıya sahiptir. Eczacıların bu alanda bilgisiz olarak değerlendirmenizin gerçek dışı ve amacı aşan bir ifade olduğunu düşünmekteyim. Yine de eczacıların lisansüstü ve meslek içi eğitimlerle tıbbi bitkilerin sağlıkta kullanılması konusunda mevcut bilgilerini güncellemek için programlar yürütmektedir. Türk Eczacıları Birliği olarak, tıbbi bitkilerin eczacılar tarafından ve sadece eczanelerde satılması konusunda Sağlık ve Tarım Bakanlığı’na baskı yapmakta; aktar ya da internetten satışların engellenmesine çalışmaktayız. Bizler, bitkisel kökenli ilaçların kullanılmamasını önermenin doğru olmayacağını düşünmekle birlikte; tıbbi bitkilerin ilaç standardına uygun olarak hazırlanmasını ve uzmanlarca önerilecek şekilde kullanılmasını önermekteyiz. Uzmanlık alanları bitki olan biz eczacıların, halk gözündeki güvenilirliğini zedeleyebilecek yazınızın bir kez daha tekrarlanmayacağını temenni ederek, verdiğimiz bu bilgilerin bundan sonra kaleme alacağınız yazılarınızda size ışık tutacağını ümit ediyorum. Saygılarımla, Uzm. Ecz. Harun KIZILAY TEB Genel Sekreteri
"Modern tıp ile hasta olmayan insanda bile hastalık bulabilirsiniz" "Erken teşhisten neyi kastettiğiniz son derece önemli. Erken teşhisten kastedilen mesela akutbatın sendromu ve apandisit iltihabı ise bunun erken teşhis etmesi gerekir. Eğer hastada acil müdahale ile düzelecek bir hastalık söz konusu ise burada da yine erken teşhis hayat kurtarır. Şimdi tıp çok ilerlediği ve aletlerin teşhis etme kapasitesi arttığı için, modern tıp teknolojisi ile hiçbir şikayeti olmayan bir insanı ayrıntılı tetkiklere soktuğunuz zaman, birkaç tane hastalık bulmanız mümkün. Eğer biz bunları teşhis etmesek bu kişi bu hastalıkla 50-60 sene daha ömrü ne kadarsa tabii hiç farkında olmadan yaşayacaktır. Hele hele de erken teşhis edilmeyen hastalık onun ölümüne yol açmayacaktır. 1-Küçükusta neden 'Erken teşhis hayat karartır' dediğini anlattı "Bazı kanserleri teşhis etmenin insana bir faydası yok" Kanser denilen hastalık için böyle bir şey söyleyebiliriz. Kanserlerin erken teşhisinde de kişilerin hayatının kurtuluyor olması söz konusu. Ama bazı kanserleri teşhis etmenin insana, hayatının uzaması bakımından bir faydası olmadığını net olarak biliyoruz. Faydası olmadığı gibi kanser teşhisi konması bir insana, o insanda büyük bir hastalık stresi ve moral bozukluğu yaratıyor. O insan bir takibe giriyor. İster istemez bir takım tetkikler, tedaviler yapılmaya başlanıyor. Dolayısı ile insanın hayatı bir yerde bu konan teşhisle allak bullak olmuş oluyor. Böyle durumlarda tabii ki erken teşhisin hastanın hayatının uzamasına hiçbir etkisi olmadığı gibi o kişiye de hiçbir faydası yok. Hayat felsefem olarak söylüyorum. Eğer bir insanın şikayeti yoksa; 'Bende bir hastalık var mı?', 'Karaciğerim mi yağlandı?', 'Tiroitte nodül mü var?' gibi endişelerle kendisini tıbba sevk etmesini doğru bulmuyorum." 2-Ahmet Rasim Küçükusta Evdeki terazilerinizi çöpe atın CNN TÜRK'te obezite hakkında konuşan Profesör Doktor Ahmet Rasim Küçükusta, "Sağlıklı yaşamanın bütün icaplarını yerine getirmek kaydıyla insanların kilosunun hiç önemi yok. Hatta ben evdeki terazilerinizi çöpe atın diyorum. İnsanlar kiloya o kadar çok kafayı takıyorlar ki bunun yarattığı stres insanları rahatsız ediyor. Kilo vereceklerine kilo almaya başlıyorlar" dedi. CNN TÜRK'te Buket Aydın'ın sunduğu 40'a konuk olan ünlü Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, fazla kilolu insanların daha uzun yaşadığı söylemine açıklık getirdi. Bununla ne kastetmek istediğini anlatan Küçükusta, şunları söyledi "Evdeki terazilerinizi çöpe atın" "İnsanlar sağlıklı beslenmek ve sağlıklı bir hayat sürdürmek kaydı ile kilolarına kafayı takmamaları gerekir. Çünkü bizler fabrikadan çıkmış bir vida gibi kalem gibi objeler değiliz. Hepimizin genetiği farklı, işimiz farklı, soluduğumuz hava farklı, yaşadığımız yer faklı, her şeyimiz farklı. İnsanları böyle illa 65 kilo olacaksın, vücut kitle endeksin 22 olacak şeklindeki bir dayatma, insanları bence büsbütün hasta ediyor. Sağlıklı yaşamanın bütün icaplarını yerine getirmek kaydıyla insanların kilosunun hiç önemi yok. Hatta ben evdeki terazilerinizi çöpe atın diyorum. "Stres kilo aldırıyor" İnsanlar kiloya o kadar çok kafayı takıyorlar ki aç karna tartılan var, kıyafetiyle tartılan var, tuvalete gidip geldikten sonra tartılan var. Ve bu kilo vermenin yarattığı stres, insanları çok daha fazla rahatsız ediyor. Bunlar, kilo vereceklerine kilo almaya başlıyorlar. Sağlıklı yaşamak ve sağlıklı gıdalarla beslenmek kaydıyla kilonun önemi yoktur. Baktığınız zaman anormal bir kilodaysa mesela 120 kiloluk bir sporcu olabilir. Ağır sıklet güreşçidir, kaslıdır, güçlüdür, 120 kilo da olabilir. Eğer bu kişi sağlıklı beslenmiyor yani yediği içtiği gıdalar kaliteli değilse, yeme içme sisteminde bozukluklar varsa, hareketli bir insan değilse elbette bu fazla kilo ve aşırı obezite zararlı. Benim söylemek istediğim; sağlıklı yaşamanın bütün icaplarını yerine getirdikten sonra kilonuz neyse odur. Ve bu kilonun da bu şekilde anormal olması hiçbir şekilde mümkün değildir." 3-Ahmet Rasim Küçükusta 'süper gıda' dediği yiyecekleri açıkladı Ünlü Profesör Doktor Ahmet Rasim Küçükusta, 'süper gıda' olarak adlandırılan yiyecekler hakkında konuştu. Küçükusta, "Bütün kaliteli, bozulmamış, işlenmemiş yiyeceklerin hepsi süper gıdadır. Tek başına hiçbir gıda süper değildir. Bu modadır, tamamen ticari, bir liralık ürünü 10 liraya satmak için çıkarılan slogandır" dedi. CNN TÜRK'te Buket Aydın'ın sunduğu 40'a konuk olan Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, 'süper gıda' olarak adlandırılan yiyecekler hakkında konuştu. "Bütün kaliteli, bozulmamış, işlenmemiş yiyeceklerin hepsi süper gıdadır" diyen Küçükusta, tek başına hiçbir gıdanın 'süper gıda' olmadığını, bunun moda ve bir liralık ürünü 10 liraya satmak için çıkarılan bir ticari slogan olduğunu söyledi. Bu ürünlere örnekler veren Küçükusta, "Bundan 3-5 sene önce aloe vera modası vardı. Sonra altın çilek ve goji berry diye bir şey çıktı. Şimdi bunları alan var mı? Yok, bitti. Gıdalar çok önemli. Ben gıdaları bir ülke için tıpkı silahlar gibi çok stratejik ürünler olarak görüyorum. Gıdalarımızın sağlıklı olması çok önemli. Şunun diyeti bunun diyeti, öyle yiyelim böyle yiyelim bunların hiçbir önemi yok. Bütün mesele gıdaların bozulmamış olmasında. Bunlar işlendiği ve bir takım kimyasal maddeler eklendiği zaman o yiyecek, yiyecek olmaktan çıkıyor, bizi hasta eden bir ürün haline geliyor" dedi. Katkı maddeleri ve zararları Amerikan Pediatri Akademisi'nin yayınladığı rapora vurgu yapan Küçükusta, "Amerika'da gıdalara ve bunların paketlerine konan 10 binden fazla katkı maddesi olduğunu, bunların endokrin bozucu, kanser yapıcı, bağışıklığı bozucu etkileri olduğunu ve bunların mutlaka yeniden düzenlenmesi gerektiği açıklandı. Hayatımıza giren bu tür katkı maddelerinin, gerekli güvenlik testlerinden geçmeden girdiğini kendileri de söylüyorlar. Testlerden geçmiş olanların çoğu da eski usullerle yapılan ve sağlıklı olduğu sonucuna varılanlar. Amerikan Pediatri Akademisi, 'Gıda katkı maddeleri yeniden düzenlenmelidir.' diyor" şeklinde konuştu. Diğer Güncel Haberler için tıklayın
Sağlık Grip Aşısı Olanlar Dikkat! Domuz Gribine Yakalanma Riskiniz Daha Yüksek Korfezgazete Haber - 24 Kasım 20190 Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, resmi internet sitesinde domuz gribine ilişkin kaleme aldığı yazı ile herkesi şaşırttı. Küçükusta, grip aşısı olanların domuz gribine yakalanma...
prof dr rasim küçükusta iletişim