🐪 Panik Atak Ve Bağırsak Sendromu

Panikatak ve kaygı bozukluğu nasıl hipnozla yenilir? Son yıllarda yapılan araştırmalar hipnoterapinin stres, korku ve endişeyi azaltmada yardımcı olduğunu gösteriyor. Panik bozukluk belirtilerini düzeltmeye yardımcı olmak için de hipnoz son zamanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Huzursuz bağırsak sendromu diye bir bağırsak rahatsızlığı var.Doktorlar genelde teşhis koymakta zorlanıyor.Baska hastalıklarla çok karıştırılıyor çünkü.Ya da bişeyin yok diyip gönderiyolar.Bazı yiyeceklerde pik yapar.Yiyecekleri tek tek deneyerek seni rahatsız etmeyeni bulmayı dene.Ben böylece aştım.Muhtemelen şişlik de yaşıyorsundur.Ayrıca bu rahatsızlığı Geçirgen bağırsak sendromu, kronik uzun süreçli bir durum olduğu ve bağışıklık sistemi devamlı aynı patojenlerle karşılaştığı için bir süre sonra immün sistem anormal düzeyde çalışmakta ve aşırı duyarlı hale gelmektedir. Aşırı duyarlı bağışıklık sistemi, zamanla vücut dokularını da yabancı protein Panik Atağın Etkileri. Panik atak vücutta şiddetli fiziksel belirtiler oluşturmasına rağmen -hızlı kalp atışları gibi- fiziksel bir soruna neden olduğuna dair bir bilgiye literatürde rastlanmamaktadır. Panik nöbet nedeniyle ölmüş ya da panik bozukluk stresi nedeniyle intihar etmiş bir kişiye dair de hiçbir kayıt yoktur. Panik Atak korkunç ve kalp krizine yol açan bir hastalık mı? - Dr. Mehmet Yavuz Tekmele Beni Sendromu 26 Ağustos 2019. 0. Beyin Nasıl Yoldan Çıkar? 15 Kahve, çay, yeşil çay ve çikolatadan uzak durun. Nefes egzersizleri yapın. Hayatınızda egzersize ve günlük yürüyüşlere yer verin, panik atak sırasında kalp ritmi normal seviyenin üstüne çıkar ve bu durum ciddi derecede rahatsızlık hissi yaratır bu nedenle düzenli spor yapmak bedensel duyumunuzun azalmasına yardımcı olur. Hastalarla psikoterapi sırasında depresyon, panik atak, anksiyete ve takıntı gibi durumları konuşulurken sık sık serotonin kelimesi geçmektedir. Doğal olarak danışanlar sürekli serotonin ile ilgili belki de bilmeleri gerekmeyen şeyler sormaktalar. Bu yüzden bu yazıyı yazma gereği duydum. Manyetikrezonans tedavisi (magnetoterapi) TMS tedavisini destekler mahiyettedir. Hastalıklar, kişilere hissettirdikleri negatif duygular açısından sıralamaya konulsa panik atak, açık ara birinci olur. Panik atakta kişinin yaşadığı dehşet hissi ve korku, gerçek kalp krizinden bile fazladır. Bağırsak flora bozukluğu. Geçirgen bağırsak sendromu bulguları - Şişkinlik, sindirim problemleri (kabızlık, ishal) - Gıda duyarlılıkları - Otoimmün reaksiyonlar - Yorgunluk, bitkinlik, sık hastalanma - Baş ağrıları ve migren - Cilt rahatsızlıkları - Kilo artışı - Depresyon, anksiyete, panik atak, otizm, hiperaktivite LeakyGut (Geçirgen Bağırsak Sendromu) Tıbbi terminolojide “leaky gut” olarak adlandırılan ve dilimize “geçirgen bağırsak” veya “sızdıran bağırsak” olarak tercüme edebileceğimiz bu klinik tabloyu son yıllarda giderek daha fazla görmeye ve teşhis koymaya başladık. Hastalık bu kadar yaygın görülmesine rağmen Buna ‘sızdıran bağırsak’ veya ‘geçirgen bağırsak’ sendromu adı veriliyor. otizm, depresyon, panik atak, multiple skleroz, şeker hastalığı (diyabetes mellitus), kandidiyazis Panikbozukluğu pilotun dikkat, konsantrasyon ve bellek fonksiyonlarını zayıflatır. Hata potansiyelini artırır. Panik Atakta İlk Yardım. Bir panik atağının üstesinden gelmek için ilk anda şu uygulamalar yapılabilir: Kişiye derin nefes aldırabilmek panikte etkilidir. Panik esnasında sık, ama yüzeysel nefes alma söz konudur. vkOwWXC. İnsanların panik atak ve endişe saldırıları hakkında aynı şey gibi konuştuklarını duyabilirsiniz. Aralarında farklı şartlar vardır. Panik ataklar aniden ortaya çıkar. Yoğun ve sıklıkla ezici korku içerir. Kalp atışı, nefes darlığı veya mide bulantısı gibi korkutucu fiziksel semptomlar eşlik eder. Ruhsal Bozukluklar olarak sınıflandırılır. Beklenmedik panik ataklar bariz bir sebep olmadan ortaya çıkar. Beklenen panik ataklar fobiler gibi dışsal stres tarafından “kabul edilir” anksiyetelerdir. Panik ataklar herkese olabilir, ancak birden fazlasına sahip olmak panik bozukluğunun bir işareti saldırıları psikiyatrik bozukluğun bir özelliğidir. Endişe belirtileri, sıkıntı ve korku içerir. Anksiyete genellikle stresli bir durum, deneyim ya da olay beklentisiyle ilgilidir. Yavaş yavaş gelebilir. Anksiyete ataklarının tanısal olarak tanınmaması, belirtilerin ve semptomların yoruma açık olduğu anlamına gelir. Yani, bir kişi “kaygı atağı” geçirmeyi tanımlayabilir ve ikinci bir kişiye “anksiyete atağı” geçirdiğini belirten bir başkasının hiç yaşamadığı semptomlara sahip olabilir.*BelirtilerPanik ve anksiyete atakları benzer hissedilebilir. Birçok duygusal ve fiziksel belirtileri paylaşırlar. Aynı anda hem endişe hem de panik atak yaşayabilirsiniz. Örneğin, işyerinde önemli bir sunum gibi potansiyel olarak stresli bir durum hakkında endişe yaşayabilirsiniz. Durum geliştikçe, panik atak yaşayabilir ve durum kaygıyla sonuçlanabilir. Yaşadığınız şeyin kaygı mı yoksa panik atak mı olduğunu bilmek zor olabilir. Aşağıdakileri aklınızda bulundurun*Anksiyete tipik olarak stresli veya tehdit edici olarak algılanan bir şeyle ilgilidir. Panik ataklar her zaman stres etkeni göstermez ve çoğu zaman içten gelir.*Anksiyete hafif, orta veya şiddetli olabilir. Örneğin, günlük aktivitelerinizi yaparken zihninizin içerisinde endişe olabilir. Diğer yandan panik ataklar çoğunlukla şiddetli, yıkıcı belirtiler içerir.*Panik atak sırasında, bedenin özerk cevabı uygulanır. Fiziksel belirtiler genellikle anksiyete belirtilerinden daha yoğundur.*Anksiyete yavaş yavaş gelişirken panik atak genellikle aniden ortaya çıkar.*Panik ataklar genellikle başka bir saldırıya sahip olmakla ilgili endişeleri veya korkuları tetikler. Bu, davranışınız üzerinde bir etki yaratabilir ve saldırı riski altında olabileceğinizi düşündüğünüz yerlerden veya durumlardan kaçmanıza neden olabilir.*Nedenleri Beklenmedik panik atakların açık bir harici tetikleyicisi yoktur. Beklenen panik atak ve endişe benzer şeyler tarafından tetiklenebilir. Bazı yaygın tetikleyiciler şunlardır*stresli bir iş*sosyal durumlar*fobiler agorafobi kalabalık veya açık alan korkusu , klostrofobiküçük uzay korkusu ve akrophobi yükseklik korkusu*travmatik deneyimlerin hatırlatıcıları veya anıları*kalp hastalığı, diyabet, bağırsak sendromu gibi kronik hastalıklar veya astım*kronik ağrı*uyuşturucu veya alkol*kafein*ilaç ve takviyeleri*tiroid problemleri**Risk faktörleri Anksiyete ve panik atakların benzer risk faktörleri vardır. Bunlar şunlardır*travma geçiren ya da travmatik olaylara şahit olan ya da bir yetişkin olarak tanıklık eden*sevilen birinin ölümü veya boşanma gibi stresli bir yaşam olayının yaşanması*iş sorumlulukları, ailenizde çatışma veya finansal sorunlar gibi sürekli stres ve endişe duyma*kronik sağlık durumu veya hayatı tehdit eden hastalıklarla yaşama*endişeli bir kişiliğe sahip olma*depresyon gibi başka bir ruh sağlığı bozukluğuna sahip olma*anksiyete veya panik bozukluğu olan yakın aile üyelerine sahip olma*uyuşturucu veya alkol*kadın olmak kadınlarda eğilim daha fazladır.Kaygı yaşayan kişiler panik atak yaşama riskini artırmaktadır. Bununla birlikte, endişe duymak panik atak geçireceğiniz anlamına gelmez.*Tanıya ulaşmakDoktorlar anksiyete ataklarını teşhis edebilirler*anksiyete belirtileri*anksiyete bozuklukları*panik ataklar*panik bozukluklarDoktorunuz size semptomlarınız hakkında sorular soracaktır ve kalp hastalığı veya tiroid problemleri gibi benzer semptomlarla diğer sağlık durumlarını ayırmak için testler koymak için doktorunuz şunları yapabilir*fiziksel sınav*kan testleri*Elektrokardiyogram EKG veya EKGgibi kalp testi*psikolojik değerlendirme veya anket*evde yapılan ilaçlarBir saldırı planı olduğunda tedavi planına sahip olmak ve ona bağlı kalmak, kontrol altında olduğunuzu hissetmenize yardımcı endişe veya panik atak geliyorsa, aşağıdakileri deneyin*Yavaş ve derin nefes alın. Nefesinizi hızlandırdığınızı hissettiğinizde, her bir inhale ve nefes verme konusuna dikkatinizi verin. Nefes aldığınız sırada karnınızın hava ile doldurulduğunu hissedin. Nefes verdiğinizde dörde kadar sayın. Nefesiniz yavaşlayana kadar tekrarlayın.*Yaşadıklarınızı kabul edin. Zaten bir endişe veya panik atak yaşadıysanız, bunun inanılmaz derecede korkutucu olabileceğini biliyorsunuzdur. Semptomların geçeceğini ve iyi olacağınızı kendinize hatırlatın.*Farkındalık temelli müdahaleler, anksiyete ve panik bozukluklarının tedavisinde giderek daha fazla kullanılmaktadır. Farkındalık, şu andaki düşüncelerinizi ortaya koymanıza yardımcı olabilecek bir tekniktir. Düşünceleri ve hisleri onlara tepki vermeden aktif olarak gözlemleyerek dikkatinizi pratik yapabilirsiniz.*Gevşeme teknikleri kullanın. Gevşeme teknikleri aromaterapi ve kas gevşetme içerir. Anksiyete veya panik atak belirtileri yaşıyorsanız, rahatlatıcı bulduğunuz şeyleri yapmayı deneyin. Gözlerinizi kapatın, banyo yapın ya da rahatlatıcı etkileri olan lavantayı kullanın.*Yaşam tarzı değişiklikleriAşağıdaki yaşam tarzı değişiklikleri, anksiyete ve panik atakları önlemenin yanı sıra, bir saldırı olduğunda semptomların şiddetini azaltmanıza yardımcı olabilir*Hayatınızdaki stres kaynaklarını azaltın ve yönetin.*Negatif düşünceleri nasıl tanımlayıp durduracağınızı öğrenin.*Düzenli ve ılımlı egzersiz yapın.*Pratik meditasyon veya yoga.*Dengeli bir beslenme.*Kaygı veya panik atak geçiren kişiler için destek grubuna katılın.*Alkol, uyuşturucu ve kafein tüketiminizi sınırlayın.**Diğer tedaviler Anksiyete ve panik atak için diğer tedaviler hakkında doktorunuzla konuşun. Bazı yaygın tedaviler arasında aşağıdakiler dahil psikoterapi veya ilaç bulunmaktadır*antidepresanlar*antianksidan ilaçlar*benzodiazepinlerÇoğu zaman, doktorunuz tedavilerin bir kombinasyonunu önerecektir. Ayrıca tedavi planınızı zamanla değiştirmeniz gerekebilir. Panik atak ve endişe saldırıları aynı değildir. Anksiyete ve panik atakların benzer semptomları, nedenleri ve risk faktörleri vardır. Bununla birlikte, panik ataklar daha yoğun olma eğilimindedir ve sıklıkla daha ciddi fiziksel semptomlara eşlik eder. Günlük yaşamınızda anksiyete veya panik ile ilişkili semptomlar oluyorsa doktora Osman Uçar İrritabl Bağırsak Sendromu İBS, bağırsak sisteminde altta bir hastalık olmadan meydana gelen, karında rahatsızlık hissi, düzensiz bağırsak hareketleri, belirgin derecede şişkinlik ve acil tuvalet ihtiyacı gibi belirtiler ile ortaya çıkan önemli bir sendromdur. Organik bir patoloji ile açıklanamayan, barsak alışkanlıklarında değişim ve tuvalete çıkma ile rahatlayan kronik karın ağrısı ile karakterize bağırsağın fonksiyonel bir hastalığıdır. İBS genellikle hayat boyu süren bir problemdir. Yaşam kalitesini ciddi şekilde olumsuz etkiler ve günlük hayatınızı ciddi şekilde aksatabilir. Antibiyotik kullanımı, uzamış bağırsak enfeksiyonu, östrojen kullanımı, kötü yaşam koşulları risk faktörüdür ve bu hastalığın yüksek öğrenim görmüş olan kişilerde daha fazla görüldüğü belirlenmiştir. Kesin ve tek bir nedeni yoktur. Birçok faktörün etkileşimi ile ortaya çıktığı düşünülmektedir. Motilite bozukluğu, visseral aşırı duyarlılık, intestinal inflamasyon ve enfeksiyonlar, bakteriyel aşırı çoğalma, gıda duyarlılığı ve genetik oluşum patogenetik faktörlerden birkaçıdır. İrritabl Bağırsak Sendromu bazı hastalarda karında öylesine şişkinlik meydana getirmektedir ki bazen dışarıdan görenler , hastanın hamile olduğunu sanabilmektedir. Tabii ki beraberinde ağrı şişkinlikle beraber çok ciddi hayat konforunda bozulmalar görülmektedir. Akupunktur ile hastaların stres yükü azaltılmakta ve bağırsak ağrılarına neden olan semptomları hafifletmek amaçlı gerekli meridyen noktaları iğnelenmektedir. İrritabl Bağırsak Sendromunun nedeni tam ve net olarak ortaya koyulamadığı gibi ,tedavide de ilaçlarla kesin net sonuçlar alınamamaktadır. Hastalığı ortadan kaldırmak ilaçlarla mümkün değildir. Akupunktur ile ilaçsız çok dramatik,etkili düzelmeler sağlanmaktadır. Bağırsak florası düzenlemesi ve akupunktur tedavisi ile hastalarımızın yüzü gülmekte, ağrıları, şikayetleri hızlıca geçmektedir. RandevuKolay Randevu Talep FormuÖn Görüşme için veya bilgi almak istediğiniz konularda bize her zaman danışabilirsiniz. İrritabl Bağırsak Sendromu İBS biyolojik neden olmaksızın, karın ağrısı ve rahatsızlık hissi ile seyreden, dışkılama sıklığı ve dışkı formunda değişikliklerle karakterize kronik fonksiyonel bir barsak hastalığıdır. İBS için daha önce spastik kolon, huzursuz bağırsak sendromu, mukuslu ve mukomembranöz kolit, nervöz kolit, mutsuz kolon, spastik kolit, pilorospazm, sinirsel hazımsızlık, barsak nevrozu, fonksiyonel kolit, laksatif kolit, fonksiyonel dispepsi, sinirsel kolon, sinirsel mide mukoza kolit gibi birçok isim de kullanılmıştır. İBS görülme sıklığı %10-15 aralığında değişkenlik göstermektedir. En sık tanı konan fonksiyonel gastrointestinal hastalıktır. Kadınlar da görülme sıklığı yüksektir; İBS semptomlarının kronik olması, kür veya efektif tedavi olmayışı hastaların iş gücü kaybı ve hayat kalitesinde kötüleşmeye neden olmaktadır. İrritabl barsak sendromunda temel semptomlar, karın ağrısı veya karında rahatsızlık hissi, ishal, kabızlık ve şişkinliktir. Bu belirtiler hastalarda farklı birliktelikler ve farklı şiddetlerde görülebilir. Fakat, her hastanın belirtileri genellikle kendi içinde benzerlik göstermektedir. Semptomlar genellikle aralıklarla ortaya çıkmakta, ara dönemler haftalarca semptomsuz geçebilmektedir. Hastalar en çok karın ağrısından şikâyet etmekte olup, sırasıyla en çok rahatsız oldukları belirtiler acil dışkılama hissi, şişkinlik ve dışkılama sayısıdır. Dışkılama ile ağrıda azalma görülürken, stres ve öğünlerden sonra ağrıda artış olduğu ifade edilmektedir. Tanı; semptomların dikkatli değerlendirilerek organik hastalıkların dışlanmasına dayanmaktadır. Yüksek görülme sıklığına rağmen patofizyolojisi hala tam anlaşılamamış olup multifaktöriyel olduğu düşünülmektedir. Günümüzde İBS’nin psikolojik, genetik, psikososyal, kognitif ve çevresel faktörlerin kompleks etkileşiminin sonucu ortaya çıktığını savunan biyopsikososyal model daha çok kabul görmektedir. Hayatın erken döneminde genetik, kültürel ve çevresel faktörler; bireyin psikososyal gelişimi, psikoseksüel gelişimi, travmatik yaşantılar, geçirilen enfeksiyonlar, ebeveyn tutumları ve ailesel faktörler, psikolojik durumu, yaşam olayları, strese duyarlılık ve stresle baş etme, sosyal destek alma gibi etkenler bağırsak disfonksiyonu ile duyarlılığı arttırabilmekte ve İBS gelişiminde rol oynayabilmektedir. Ayrıca, beyin-bağırsak aksının karşılıklı etkileşimi hastalığın patogenezinde yer almaktadır. Psikosomatik tıp ruh ve beden ayrımına karşı çıkan, insanın biyopsikososyal bir bütün olarak ele alınmasını savunan bir anlayıştır. Psikosomatik bozukluklar denilince oluşu ya da gidişi üzerinde ruhsal etkenlerin önemli yer aldığı belirli bedensel hastalıklar anlaşılmaktadır. Kalıtım, travmalar, beslenme sorunları, psikodinamik ya da öğrenme yoluyla etki yapan psikososyal etkenler gibi oluşuma katkıda bulunmaktadır. Psikososyal etken→İşlevsel bozukluk→Hücresel patoloji→Yapısal değişme. Tarzındaki gidişat ile barsak yapısı değişmeye başlar. Barsak yapısındaki değişmeyi aşağıdaki resimde şematize etmeye çalıştım. Freud’ dan bu yana bilinçdışı duyguların, dürtülerin insan davranışını, bazen de iç ve dış organları etkileyebildiği bilinmektedir. Bilinçdışı çatışmaya neden olan bunaltı kalbin hızlı atmasına, kan basıncının yükselmesi ya da düşmesine, sık idrara çıkmaya, mide- barsak hareketlerinde değişmelere, değişik türden bunaltı bozukluklarına neden olabilmektedir. Psikiyatrik bozukluklar İBS’ ye yaygın oranda eşlik etmektedir; olguların %50- 90’ında özellikle anksiyete bozuklukları, depresif bozukluklar olmak üzere yaşam boyu psikiyatrik bozukluk ek tanısı bulunmaktadır. Psikiyatrik bozukluklardan özellikle majör depresif bozukluk, panik bozukluğu ve yaygın anksiyete bozukluğu bulunan hastalarda yüksek oranda İBS belirtileri görülmektedir. İrritabl bağırsak sendromu genellikle stres altında gelişen, fizyolojik özgünlükler ve aşırı duyarlılık üzerine inşa edilen karmaşık, biyopsikososyal bir hastalık olarak ifade edilmektedir. Semptom başlangıcını, duygusal rahatsızlıkların eşlik ettiği uygunsuz bilişsel yorumlar takip eder. İç organlardan gelen duyumlara ve kaygının farklı belirtilerine artan dikkatin, semptomların alevlenmesine ve devam etmesine yol açabilecek kilit bileşenlerdir. Bilişsel modele göre İBS’li hastalar olumsuz düşünceye doğal bir eğilim göstermektedir. İBS hastalarının, sağlıklı kontrollere kıyasla daha zayıf duygusal işlemleme süreçlerinin olduğu gösterilmiş, hisleri tanımak ve tanımlamakla ilgili sorunlar olduğu bildirilmiştir. bu konuda ayrıntılı bilgi için linki tıklayınız. Duygusal baskılanmanın İBS ye etkisini aşağıdaki şekilde şematize edebiliriz. Duygusal dinamiklere farkındalığın artması, istenmeyen duyguların kabul edilmesi ile birlikte daha az kaygı, depresyon ve stres deneyimine yol açar. Sağlıklı bireylere göre İBS hastalarında kontrol edilemeyen ruminasyon daha fazladır. Ruminasyon hk. ayrıntılı bilgi için linki tıklayınız. İBS tanılı hastaların daha fazla felaketleştirme eğiliminde oldukları saptanmıştır. Felaketleştirme ile depresyon ve ağrı şiddeti arasında ilişki vardır. İBS hastalarının semptomların kontrolünde zayıf kaldıkları, baş etme stratejileri kullanımında yetersiz oldukları düşünülmektedir. TedaviİBS’nin kesin bir tedavisi yoktur. Belli bazı girişimler önemli ve değerlidir. Diyet Kişiye özel olmalıdır. Uzun yasak listeleri verilmesi yerine, hastayı rahatsız eden gıdaları kendisinin gözlemleyip bulması ve bunlardan uzak durması önerilir. Farmakolojik Tedaviler Her hastanın baskın belirtilerine göre uyarlanmalıdır. Belirtisiz dönemlerde mümkün ise ilaç kullanılmaması ve Psikiyatrik ilaçlar dışındaki ilaçların kesintisiz kullanımından kaçınılması önerilmektedir. Psikolojik ve davranışsal tedaviler. Yukarıda bahsetmeye çalıştığımız tüm ruhsal dinemikleri ayrıntılı bir muayene ile ele alıp İBS-ağrı-anksiyete-depresyon döngüsünden hastayı çıkarıp semptomları azaltmak gerekir. Burhanoğlu - Randevu Al Depam da tedaviye aldığımız hastalar ve ve sitelerimizdeki üyelerimiz; Panik atak ve depresyon tedavisinde kullandığımız ilaçlarla ilgili yoğun sorular sormaktadırlar. Aşağıda en çok sorulan soruların cevaplarını bulacaksınız. En Sık Sorulan Sorular ve Cevapları Panikatak Tedavisinde Ne Tür İlaçlar Kullanılmaktadır?Yan etkileri Nelerdir? Panik atak ilaçları Bağımlılık Yapar mı, Kalıcı yan etkileri var mı? Panik Atak İlaçlar Beyne hasar verir mi? Kansere yol açar mı? Panik Atak İlacı içmediğimizde fena oluyoruz, hep ilaç mı kullanacağız?ilaç kesilme sendromu Panik Atak İlaçları bıraktığımızda hastalık tekrarlar mı? Panik Atak İlaçları hangi dozda ve sürede kullanmak gerekir? İlaç iyi gelmediyse ne yapmalıyız?İlacı ne zaman değiştirebiliriz? İlacı kesme kriterleri nedir? Panik krizinde paniği durduracak bir ilaç var mı? Gebelikte ve emzirme döneminde kullanılacak panik atak ilacı var mı? Panikatağın bitkisel ilaçlarla tedavisi mümkün mü? Antidepresanların cinsel yan etkilerini gidermek için neler yapılabilir? PANİKATAK TEDAVİSİNDE NE TÜR İLAÇLAR KULLANILMAKTADIR? aAntidepresanlar – Eski kuşak antidepresanlar – Yeni kuşak antidepresanlar – MAO inhibitörler bAnksiyete gidericiler -Yeşil reçeteye tabi olanlar – Normal reçeteli olanlar c Yardımcı ilaçlar -Mide –Barsak sistemi için -Kalp-Damar sistemi için -B vitaminleri -Adet öncesi artan panik-depresyonu azaltan ilaçlar -Doğal –Bitkisel destek ürünleri Antidepresanlar Panik atak tedavisinde en önemli ve temel ilaçlar antidepresanlardır. Bu ilaçları kullanmaya başladıktan 15 gün sonra etkileri başlar. Nadiren ilk haftada da başlayabilir…Tam etkilerinin hisedilmesi ise; kişiden kişiye değişmekle beraber, 6- 8 haftayı bulabilir… Eski Kuşak Antidepresan İlaçlar Tofranil, Anafranil, Ludiomil, Maprotil ,Laroxyl gibi ilaçlardır. Bu ilaçların yan etkileri, anksiyete-panik belirtilerini artırmaları nedeniyle çok tercih edilmezler. Bu etkisiz oldukları anlamına gelmez. Özellikle Tofranil panik tedavisinde çok etkilidir. Yeni geliştirilen bir çok ilaç Tofranille mukayeseli çalışmalar yapılarak geliştirilmektedir. Bu ilaçlar yeni kuşak ilaçlara göre çok ucuzdur…Doktor durumunuza ve ekonominize göre bu ilaçları tercih edebilir. İlaç ucuz diye şaşırmayın. Yan etkileride zamanla azalır. Daha çok başlangıç günlerinde yan etkiler yoğundur. Ne tür yan etkileri vardır? -Çarpıntı -Ağız kuruluğu -Ateş basması -Baş dönmesi -Kabızlık -idrarda tutukluk -iştahta artış Yeni kuşak ilaçlarda da var -Cinselliği baskılamaYeni kuşakta da var -Hipomani- Mani -Uykululuk, sersemlik, dalgınlık hali -Unutkanlık Yukarıdaki belirtilerin bir kısmı panikatak ta da olduğundan bir çok insan bu ilaçları kullanmaktan doktor kontrolunde ve küçük dozlarla başlayıp artırılınca tolere edilebiliyor, Bazen çarpıntı giderici yardımcı ilaçlarla yan etkiler azaltılabiliyor….İlaçları mutlaka tedavi dozunda ve tedavi süresince kullanmak da Tofranilin günlük dozunun 150-300 mg arasında olması ise hastalığınızın durumuna göre doktor belirler… Yeni Kuşak Antidepresanlar Prozac deprex,zedprex,fulsac da prozac la aynı içeriğe sahiptir daha ucuzdurlar ,Lustralseralin,serdep Cipramcitol,Relaxol,citara , Cipralex, Citoless Efexor, Cymbalta Remeron, Ixel,Desyrel , Faverin Seroxat, Paxil gibi ilaçlardır. Mutluluk yaratan serotonin ileticisinin işlevini yaptıktan sonra hücre içine alınıp yıkılmasını engellerler .Bu yüzden serotonin geri alım inhibitörleri denmektedir. Ne tür yan etkileri olabilir? –İştahta artışÖzelikle tatlıya karşı aşırı bir istek olur Yemek miktarı artar, çabuk artışı görülebilir..Bazı insanlarda iştah azalır ve kilo kaybı oranı % 5i geçmez. Kişiden kişiye çok ilaç birinde aşırı kilo diğerinde zayıflamaya sebep olur…Bazı insanlarda metabolizmayı yavaşlatarak kilo alımına sebep olabilirler. –Cinselliği baskılama Erkeklerde geç boşalma bazen boşalamama.erken boşalım sorunu olanlar için süper iyi bir etki ,Sertleşme sorunu, cinsel isteksizlik. Kadınlarda da cinsel isteksizlik, orgazm olamama hali ortaya çıkabilir. Bu yan etkiler asla kalıcı değildir. Zamanla azalır, bazen geçer, bazen aynen kalır ama tedavi bitince bunlarda geçer. Erkekler Viagra benzeri ilaçlarla ereksiyon sorununu giderebilme şanslarına içinse çalışmalar devam etmektedir…Bu konuda başka neler yapılabileceğini aşağılardaki bölümlerde okuyacaksınız. -Serotonorjik SendromBu ilaçlar antidepresan ve antipanik özelliklerini Serotonin üzerinden gösterirler. Serotonin halk arasında “mutluluk hormonu” olarak sisteminde iletimde rol insanlarda ,aşırı serotonin deşarjı huzursuzluk, anksiyete hali, panik belirtilerinde artış, aşırı ateşlenme, kafada basınç hissi, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkar. Böyle bir durumda ilaç hemen iki günde her şey normale bir etki olmaz….Bu etkiyi yaşayanların gittikleri doktora bu bilgiyi mutlaka vermeleri gerekir. Duyarlılığı olanlar farklı ilaçlar denemeli, o da olmuyorsa eski kuşak ilaç kullanılmalı. Bu sendromun görülme oranı %3-5 gibi düşüktür… Unutkanlık Eski ve yeni kuşak ilaçların hepsinde bu yan etki vardır. -Dalgınlık-sersemlik-uyku hali Bu oranda %5-10 arasıdır. Yeni kuşak ilaçlar genelde yaşamla uyumludur. Her işinizi aksatmadan yapabilirsiniz. Bazen gece alındıklarında uykuyu kullanmak gerekir. Uyku yaparsa geceye kaydırılması gerekir… -Sinirlilik Bazı kişilerde sinirlilik, huzursuzluk görülebilir. –Hipomani-Mani Daha önceden manik atak geçirenlerde ve maniye yatkın olanlarda antidepresanlar Hipomani veya Maniye yol aşırı coşkulu ve neşeli olur. Sürekli gezmek, eğlenmek ister. Çok konuşur bazen sesi uyur ve kendine aşırı güvenir. Her işin altından kalkabileceğini düşünerek riskler alır ve zarara girer…Çok para harcar, ölçüsüz borçlanır ve sağa sola hediyeler almaya başlar. Karşı cinse ilgisi artar, sex gücü çok partner eşini aldatmaya aşırı dine yönelim kendisini ermiş, evliya gibi ileri gidenler paranoyakca düşünmeye başlarlar. Antidepresanların mutlaka doktor denetiminde kullanılmasının bir gerekçeside budur. Bu durumda ilaç hemen kesilip maniyi bastıracak ilaçlara geçilir. -Aşırı Rahatlık Bazı insanlarda uzun süreli antidepresan kullanımı duyarsızlık, aşırı rahatlık alındığı, önem verdiği durumlara duyarsız gelişebilir. Karaciğer enzimlerinde yükselme Bütün antidepresanlar karaciğerde işleme tabi tutulurlar. SGOT, SGPT, GGT enzimleri normalin iki -üç katına zararı yoktur. Karaciğerinde sorunu olanların her ay enzim baktırması gerekir .Çok yükselirse doz azaltılır. Karaciğerinde hastalık olmayanlar korkmasın ,ama 6 ayda bir enzim baktırabilirler… -Adet düzensizlikleri Antidepresan alan hanımların bir kısmında adet gecikmesi ve düzensizlikleri olabilir. Korkulacak bir durum ay üst üste adet göremeyen hanımların jinekoloğa gitmesinde fayda vardır Mao İnhibitörleri Sinir sistemindeki ileticiler dopamin, serotonin, adrenalin in yıkımını sağlayan mao enzimini engelleyen de Aurorix olarak bulunmaktadır. Kişisel görüşüm etkili bir ilaç olmadığı yönündedir… Bir çok antidepresanın prospektüsünde mao inhibitörleriyle birlikte kullanılmaması zaten nadir bir kombinasyondur. Hekimler genelde tek bir antidepresan yazarlar, kafaya takılacak bir durum bir arada kullanılabilen iki antidepresan bir hastada biribirilerinin etkisini artırır. bAnksiyete kaygıgiderici, sedatif ilaçlar Yeşil reçeteye tabi olanlar Xanax, Nervium, Diazem, Rivotril, Tranxline,Ativan gibi ilaçlardır. Panikatak da en sık kullanılan xanax tır. Bu ilaçlar kısa süreli 1-3 ay kullanılıp bırakılması gereken yapma riskleri vardır. Zamanla merkezi sinir sistemini baskılayıp depresyona yol açarlar. Ayrıca xanak ve diğer yeşil reçete bağımlıları ilacı geciktirince veya alamadıklarında panikatak yaşarlar. Bir çok panikatak hastası yanında xanax taşır. Sıkışınca alır ve yatışır. Bazıları yıllarca taşır ama kullanmaz. Bir güvence nesnesi olarak yedekte kaza ilaç unutulmuşsa birden panik nedenle çok gerekmedikçe yeşil reçete ilaçlarına “bulaşmamak” gerekir. Bazı hastalarda xanak dan dolayı esas tedavisini hastalık daha dirençli hale gelmektedir. Yeşil reçeteye tabi olmayan kaygı gidericiler Atarax, pasiflora, buspon, Nervikan, Dideral. En çok kullanılan bu ilaçlardır. Bağımlılık riskleri yoktur. Nervikan bitkisel ve valleryan içerir. Dideral kalp ritmini düzenleyici, tansiyon ayarlayıcı bir ilaçtır. Beta blokerlerden olduğundan kaygıda guatırda, psikolojik el titremelerinde de kullanılmaktadır. Her ilaçta olduğu gibi, bunlarında mutlaka doktor tarafından reçete edilmesi ve takip edilmesi tansiyonu çok düşük olan birisi eczaneden yada birisinin önerisiyle “ezbere” dideral kullansa tansiyonu dahada düşecek belki şoka girecektir. Bu ilaçlar yeşil reçete ilaçları kadar güçlü daha güvenlidirler… Bir çok hasta “başı sıkıştığında “ pasiflora şişesini “ağzına dikmektedir”.Dahiliyeciler ve diğer branş doktorları bu ilacı sık reçete bir ilaçtır Atarax ise aynı zamanda alerji çok sık reçete etmektedirler. C-Yardımcı İlaçlar Panik atak yaşayanların çoğunda midede gaz, şişkinlik, hazımsızlık olabilir. Çoğunda da çarpıntı, tansiyon yükselmeleri ,ateş basmaları , titremeler görülür. Psikosomatik mide hastalıklarında kullanılan Librax, Klipax Madde bağımlıları bu ilaçları suistimal ettiklerinden yeşil reçeteye alındılar Tranko Buskas gibi ilaçlar paniğin mide- barsak sisteminde yaptığı etkileri ortadan kaldırırlar. Bunlarında bağımlılık riski olabilir. 3 aydan fazla kullanmamak doğru olur. Panikatak sırasında tansiyonu yükselen ve çarpıntısı yoğun olan hastalara verilecek Dideral, Beloc benzeri ilaçlar hastaları çok rahatlatır. Tekrar vurguluyorum “ her ilaç hem şifa hem zehirdir.” “ DOKTOR KONTROLU OLMADAN ASLA KULLANILMAZ” B vitamini komplexleri de vitamini mutluluk hormonu denen serotoninin yapımında rol anlamda sinir sistemini ve direnci güçlendirirler. Kaygıya bağlı ağrıları, uyuşmaları gidermede yardımcı olurlar…Kan yapımını artırırlar. Adet öncesi sendromunu yaşayan ve depresyonu ,panik atağı artan hanımlarda çok yararlıdırlar. Adet öncesi bir hafta boyunca günde iki kez alınacak B vitamini komplexleri hanımların şikayetlerini azaltır. Günde 300-400 mg kadar alınacak Magnezyum tabletleri de adet öncesi artan paniği, depresyonu hafifletir… Doğal-Bitkisel Destek Ürünleri B vitamini ve sinir sistemini yatıştırıcı özelliği olan Magnezyumdan yukarıda kısmen bahsettik. Bunlara ilave olarak Omega 3 ürünleri de Papatya, Rezene, kediotu, Sarı kantaron da bitkisel destek ürünleridir. Şunu hatırlatayım ki, her bitkisel şey zararsızdır diye bir kural yoktur. Bunları çaylarıda satılmaktadır. Günde bir fincan melisa,bir papatya, bir rezene çayı panik belirtilerini azaltabilir…Ihlamur ve ada çayıda faydalıdır. Östrojeni düşük olan hanımlar her gün bir bardak ada çayı içebilirler…Menapoz sorunu yaşayıp anksiyetesi artan hanımlar; buna ilave olarak “civan perçemi” kaynatıp her gün yarım kahve fincanı kadar içebilirler… Haftada iki gün somon balığı yemek omega 3 ihtiyacını doğal yoldan karşılayabilir.ızgara olarak Kış mevsimlerinde Magnezyumdan zengin pırasa, folik asiten zengin ıspanak mutlaka ve hazım sorunları için turp salatada mutlaka balıklı yeşil salata her gün yenebilir… Omega 3 ve 6 dan zengin olan çörek otundan hergün bir tatlı kaşığı yemekte otu bağışıklık sistemini sık enfeksiyon geçirenler için yardımcı bir üründür. Bu yardımcı doğal destek ürünleri ilaçlarla birliktede alınabilir önerdiğim ölçülerde.Depamda çoğu hastama bunları öneriyorum… Tamamen doğal yöntemlerle tedavi olmak isteyenlere bu ürünleri bir paket proğram şeklinde uyguluyorum. Tecrübelerim gösteriyorki, hafif panikatak ve depresyonlarda etkililer. Orta ve ağır olgularda kesinlikle kimyasal ilaç kullanmak gerekir… Hamile ve süt emziren hanımlarda doğal destek ürünleri ilk tercihimdir. Ağır olgularda kar- zarar hesabı yapılıp kullanılabilen kimyasal ilaçlara geçiyorum. İleride bu konuyu ayrı bölümde okuyabileceksiniz… İLAÇLAR BAĞIMLILIK YAPAR MI? KALICI YAN ETKİLERİ VAR MI? Panikatak tedavisinde kullanılan ilaçlar Depresyon giderici ilaçlardırAntidepresanlar. Bağımlılık yapmazlar. Asla kalıcı bir yan etkileri yoktur. Yeşil reçeteye tabi olan Xanax benzeri ilaçlar, doktorun önerisi dışında kullanılır, yada doktor gereğinden fazla uzun kullandırırsa bağımlılık riski vardır. Antidepresanların birden kesilmesi durumunda ;baş dönmesi, bulantı, ateş basması, sinirlilik, huzursuzluk, hastalık belirtilerinde artış gibi “kesilme sendromu” yaşanır. İlaç alınınca bu belirtiler geçer. İşte bunu yaşayan hastalar, “ eyvah ilaca bağımlı oldum” diye düşünürler. Oysaki bağımlılık söz konusu değildir. Diğer yandan, ilacı yetersiz kullanan, kısa sürede kesen insanlarda da hastalık tekrarlar. Morali bozulan hastalar ilaçsız yapamayacaklarını düşünürler. Halbuki ilaç kullanım kurallarına uyulmamıştır… İLAÇLAR BEYNE ZARAR VERİR Mİ? KANSERE YOL AÇAR MI? Antidepresanların bir çoğu dikkati, hafızayı, refleksleri kişilerde uyku hali, sersemlik oluşturabilir. Bu etkiyi yaşayan kişiler “ilaç beynime hasar mı verdi?” diye düşünürler. Bir kısmı ilacı bu yüzden yan etkiler zamanla insanlarda ise beyinsel fonksiyonlar artar. Uzun vadede antidepresanlar zihinsel fonksiyonları artırır. Hatta bağışıklık sistemini de nedenle asla Kansere yol açmazlar. Stres bağışıklık sistemimizi baskılayarak her türlü enfeksiyona, kalp hastalıklarına ve kansere yol açar. Antidepresanlar stresi yok ederek kansere ve enfeksiyonlara karşı vucudu korur. Yapılan bilimsel araştırmalarda; uzun süreli strese maruz kalanların savunma hücreleri zayıflamaktadır. Bütün hastalıklarda aşırı ve uzun süreli stres baş rol tedaviyle savunma hücreleri eski gücüne kavuşmaktadır. İLACI İÇMEDİĞİMİZDE FENA OLUYORUZ, HEP BU İLACI İÇECEKMİYİZ? Antidepresanlar birden bırakıldığında “Kesilme Sendromu” na yol açarlar. “fena oluyoruz” denen olay baş dönmesi, iteklenme hissi, düşme bayılma hissi, bulantı, sıkıntı, sinirlilik, huzursuzluk, terleme, titreme, ağrılar, çarpıntı ve hastalık belirtilerinde artma görülür. Antidepresanlar asla birden bırakılmaz. Yeşil reçete ilaçları da aynı kurala tabidir. Hatta daha da önemlidir. Günlere, haftalara hatta aylara yayarak kesmek doğru olur. Kesilme sendromundan bir an önce kurtulmak için bırakılan ilacı hemen almak gerekir. Almak istemezsek ne olur? Bir iki hafta kadar sıkıntı yaşanır ve geçer. Tedavi olmadan kesmişsek hastalık tekrar yaşanır… yazının devamını okumak için; PANİK ATAK TEDAVİSİ NDE İLAÇ KULLANIMI İLKELERİ -2 Panik Atak Nedir, Belirtileri Nelerdir? PANİK ATAK Korkularınızdan korkmaktan vazgeçtiğinizde hayatta korkulacak bir şey olmadığını göreceksiniz. Panik Atağı kolayca yenebilirsiniz. Panik atak nedir? Ansızın, herhangi bir yerde beklenmedik şekilde ortaya çıkan yoğun kaygı, bunaltı, korku, sıkıntı karışımı nöbetlerdir. oldukça yoğun yaşanır. Kişi her şeyin sonu geldiğini kalp krizi, felç geçireceğini, dünyanın sonu geldiğini, düşüp bayılacağını, kötü şeylerin olacağını düşünür. Koşup kaçmak hemen bir sağlık kurulusuna sığınmak ister. Bir hastaneye girmesi bir doktorla karşılaşması bile nöbetin sona ermesini sağlayabilir. Bir kişi sürekli olarak stres ve korku ile yaşadığında vücut kimyası değişir. Vücut gerilim kimyasalları üretmeye başlar. Bunların bizi ne şeklerde etkilediğini aşağıda panik bozukluklarla birlikte sık rastlanan rahatsızlıklar bölümünde görebilirsiniz. Vücut talep edilen gerilim kimyasallarını karşılayabilmek için vücudun oksijene ve belli başlı gıdalar, vitaminlere, minerallere olan ihtiyacı artar. Kötü beslenme, yoğun stres ve korku, yorgunluk bu etmenlerden ikisi ya da üçü bir araya geldiğinde bir kısır döngü yaratır ve kendini tekrar eder. Stres, korku, iç çatışmalar, psikolojik etmen ve yatkınlıklar > gerilim kimyasal üretimi >Kötü besleme >uykusuzluk > panik atak> stres Şeklin de giden bir mekanizma işler hale gelir. Panik Atağın Başlıca belirtileri nelerdir? -Kalp çarpıntısı -Göğüs kafesinde bası hissi ve sıkışma -Hızlı nefes alıp verme veya nefes alamama -Mide kasılmaları, krampları, karında ağrı, şişkinlik, gaz oluşması -Dünyanın sonu gelmiş hissi -Sebepsiz bir şey olacakmışçasına aniden başlayan korkular -Ölümcül yada çözümsüz bir hastalığı olduğu korkusu -Eller ve ayaklarda istemsiz boşalmalar hissizlik -Terleme -Baş dönmesi, bayılma hissi -Farklı bir dünya aleminde yaşıyormuş gibi hissetme, bir sis perdesinden arkasından bakıyormuş hissi -Üşüme, ürperme yada ateş basma hissi -Korkunç bir şey olacakmış gibi hissetme Panik bozuklukların beraberinde eş zamanlı olarak görülen bozukluklar Psikolojik ve psikiyatrik Depresyon %40-50 Agorafobi %50-70 yalnız kalmak, yalnız sokağa çıkmak, kalabalığa girmemek, uçak, asansör, otobüs, pasaj, tünel, köprü, tiyatro gibi yerlerden duyulan korku Sosyal fobi %10-15 Somatoform Bozukluk % 6-8 yoğun bedensel yakınmalar Hipokondriyazıs %20-30 hastalık hastalığı Madde Kullanımı -alkol %20-25 bunu sözde rahatlamak için çare olarak kullanırlar ve sonuç Uyuşturucu %5-10 bağımlılık halini alır. Manik Depresif %10-12 depresyon ve tam tersi çoşma nöbetleri Kişilik Bozuklukları %40 Obsesif-kompulsif takıntı, temizlik hastalığı, simetri Kaçıngan , Paranoid, Borderline Genel Anksiyete Bozukluğu %15-20 Aşırı kaygı Biyolojik Mıtral Valv Prolapsusus %40-50 Kalp kapakçığı sarkması Troıd Bezi Anormallikleri Hipertirioidizim, Hiperparatiroidizim İrrıtabl Kolon Sendromu ,huzursuz bağırsak sendromu psikoterapi ve hipnoz ile çözülebilir. Anksiyete tedavisi %90 oranında etkilidir. Akciğer Hastalıkları %8-20 astım, bronşit, anfizem, alerjik rahatsızlıklar Migren %12-15 baş ağrısı şeklinde ortaya çıkar. Epilepsi ,sara nöbeti Hipertansiyon Feokromasitoma Böbreküstü bezi hastalığı Vestibüler sistem, kulaktaki denge fonksiyon bozukluğu Bunları okurken siz de hissettiniz “ beden zihin ruh bir bütün olmalı ve dengede çalışmalıdır”. Birisinde yaşanan bir bozukluk diğerlerini de etkilemekte ve bozukluklara neden olmaktadır. Beden mi zihinsel ve ruhsal olarak sıkıntı çekmemize neden oluyor, ruh ve zihnimiz mi bedensel rahatsızlıkları tetikliyor ve neden oluyor gibi bir soru sizinde hemen aklınıza gelmiştir. Bu derece bedensel ve ruhsal rahatsızlığın bir arada görülme oranlarındaki yükseklik şunu çok net olarak açıklıyor . İnsan bir bütün her üçü de uyumlu olmak zorunda. Başlamasından hemen önce bazı koşulların hazır olması gerekir. a-Yoğun bir iş stresi, doğum, ölüm, boşanma gibi ruhsal ve duygusal olarak zorlu bir dönem yaşanmıştır. b-Bu döneme ardından yada beraberinde beslenme düzenin iyi olmaması fiziksel olarak vücudun dirençsiz ve zayıf kalması, yorgunluk, dinleneme de eklendiğinde panik başlangıcı için uygun koşullar oluşmuş olmaktadır. c-Başlangıcıyla birlikte belirtilere verilen dikkat kalp çarpıntısı, hızlı nefes alıp verme belirtilerin giderek artmasına neden olur ve süreç başlamış olur. Nedenlerine ilişkin diğer bir sınıflamada DSM-IV 2e göre -Genetik ve ailesel nedenler-Birinci derece yakınlarda görülme oranı %15-30 arasıdır. Tek yumurta ikizlerinde eş zamanlı olarak panik atak görülme oranı %30-40 olarak belirtilmiştir. -Biyolojik Teoriler-sodyum – -Psikodinamik Teoriler-Bilinçaltı ve bilinç arasındaki çatışmalar, bilinçaltına bastırılmış cinsellik saldırganlık, savunma gibi temel insani dürtülerin bilinç ile çatışması sosyal fobiye sebep olabileceğidir. -Gelişimsel Teoriler-Temel dürtülerin ayrılma, savunma, kabul görme gibi erken yaşlarda paniğe ve depresyona neden olduğudur . john Bowlby sosyal fobinin bir ayrılma korkusu olduğunu söyler ve güvenle bağlanamamaktan kaynaklandığını belirtir. -Öğrenme Kuramları-belli dış uyaranlara karşı şartlanılmış olarak öğrenilmiş savunma mekanizması olarak görür. Depresyonda da olduğu gibi yakın çevresinde gördüğü şekilde uygulama olarak nitelendirir. Örneğin Bir şey yiyememe mide krampı ve kusma olarak depresyon yaşayan bir yakınını gören bir kişinin depresyon geçirdiğinde karşılaşacağı belirtiler birbirine çok benzer hatta birebir aynı olabilir. Hiç görmeden ve bu belirtilerden haberi olmadan depresyon geçiren aynı kişi gülme ve ağlama krizleri yada içine kapanma şeklinde yaşayabilirdi gene bu depresyonu. -Bilişsel Modeller-Bu modelde bazı bedensel belirtileri aşırı dikkate alma, kendine odaklanma, bunları yanlış yorumlama, bunları zihninde imajine etme ve sonrasında bendesel belirtilerde artış ve tekrar yanlış yorumlama neticesi girilen kısır döngü karşılıklı tetiklemeler olarak açıklar. İşleyiş mekanizması nedir? Panik atak diğer korkulardan farlı bir özellik içerir. Bu özellik panik atağın içsel bir korku olmasıdır. Herhangi bir dış nedene bağlı olmaksızın bir sebep yokken durduk yere ortaya çıkmasıdır. Kişi acaba panik atak geçirir miyim rahatsızlanır mıyım diye düşünmeye başladığı andan itibaren panik atağın içinde bulur kendini; herhangi bir dış uyarana ihtiyaç duymaksızın ortaya çıkıverir. Kişinin kendini dinlemesi, belirtilere kalp atışı nefes alma hızı vs dikkatini yoğunlaştırması ya da tetikleyici bir düşünceyi beyninden geçirmesiyle birlikte süreç başlamış olur. İçsel bir korku olmasına rağmen tetikleyicileri dış faktörler olabilir. Belli bir yer mesela kalabalık bir yer, bir kişi, bir olay, bir haber, bir ölüm haberi, işyeri gibi dışsal bir uyaran olabilir tetikleyici. Yeniden başlayacağı korkusu ile birlikte başlayan korkular kaygı ve sıkıntı daha çok genişleme eğilimindedir. Gittikçe daha fazla şeyden korkmaya, daha fazla yardım almaya, yardım alamadığı yerlerden uzaklaşmaya başlar. Bilmemiz gerekenler nelerdir? *Bir anda ortaya çıkarak yoğunlaşır ve ağır ağır kaybolur. Başlangıcında bunun farkına varıp üzerine gitmekte ve bunun ortaya çıkmasına neden olan yer davranış ya da tetikleyici etmenden uzak durmakta fayda vardır. Bu rahatsızlık veren ve atağı başlatan duruma ya da yere daha sonra yavaş yavaş alıştırarak yaklaşmak erken dönemlerde kolaylıkla mümkün olabilir. *Bir neden olmaksızın ortaya çıkabilir. *Genellikle 20-30 lu yaşlarda başlangıç görülür. *Şehirde yaşayan, boşanmış, ağır travma ve sıkıntı geçiren insanlarda görülme oranı daha fazladır. *Ekonomik durum ya da eğitim düzeyiyle bağlantısı yoktur. *Kadınlarda görülme oranı erkeklere oranla 2-3 kat fazladır. *Değişken oranlarda toplumun %20-25 inde görülmektedir. Yani her 4 kişiden birinde değişik ağırlıklarda panik atak mevcuttur. *Rahatsızlıkların fiziksel etkileri nedeniyle hemen hemen her bronştaki doktora farklı nedenlerle defalarca başvurmakta tahliller istemekte tedavi talep etmektedirler. Nefes sorunları, kalp rahatsızlığı, mide rahatsızlıkları, kanser korkuları ile defalarca alan doktorlarına başvurmakta yapılan tahlil ve kontroller sonucu temiz çıkmalarına karşın panik bozukluğu kabullenmemektedirler. *İlerleyen yaşlarda başlanma oranı düşer *İçe dönük, mükemmeliyetçi, telaşlı, aceleci, sıkıntılı insanlar daha yatkındır. *Alkol ve madde bağımlılığı riski yüksektir. ve tersi içinde aynı durum gecerlidir. *Devamlı baskı, stres altında olmak ağır travmalar geçirmekaile sorunları boşanma ölüm gibi riski arttırır *Hayır diyememe, bağımlı kişilik yapıları, özgüven sorunu yaşayan insanlarda, iletişim sorunu yaşan nefe öfke kzıgınlı hislerini dışa vuramayan insanlarda, bastırılmış kimliğe sahip insanlarda ortaya ihtimali daha yüksektir. *Depresyon geçirmiş yada geçirmekte olan, sosyal fobiye sahip insanlarda daha sık görülebilir. Alt Tipleri nelerdir? a-Klasik Panik;Çarpıntı, heyecan ile başlar göğüste sıkışma, sol kolda uyuşma ve ağrı, hızlı soluk alıp verme, boğazda düğümlenme, kalp krizi geçiriyormuş hissi oluşur, yakınlarında kalp krizi geçirme vakası yaşanan vakalarda daha sık görülür. b-Konifik Panik;Bilinci etkileyen tipidir. Algıda karanlıklık, etrafı ve etraftaki cisimleri algılayamama, bayılma, boşlukta olma hissi, beden ve ruhun ayrılması hissi yaşar. c-Nonkognifik Panik;Gögüste çarpıntı, baskı, fenalık hissi görülür. d-Nokturnal Panik;Ani çarpıntı ve panikle uykudan uyanır, pencereler kapılar açılır, havasızlık, nefes alamama, ölüm korkusu, terleme sıkıntı ve kabuslar nedeniyle uyuyamama, uykudan kaçma yaşanır, uykusuzlukla birlikte pek çok sorunu da beraberinde getirir. Bazı kişilerde yalnız yatamama şeklinde ortaya çıkabilir. e-Aleksitimik Panik; AleksitimikDuyguları için sözleri olmayanlar. Öfkelendiklerini, kızdıklarını, sevindiklerini pek de belli etmeyen, duyguların söze dökülememesi. Psikiyatrik hastalarda %30, normal insanlar % 10 oranında görülme oranına sahiptir. Sosyalleşmeyle ilişkili olduğu düşünülüyor. Yeterince ilgi ve şefkat görememiş çocukların beyninin duyguları tanıma bölümünün yeterince gelişmediği, yapısal bir anormalliğin olduğu ve bunun da aleksitimiye yol açtığı yönünde bulgular var. Eğitim düzeyiyle de çok alakalı. Eğitim düzeyi düştükçe aleksitimi artıyor, çünkü duyguları ifade edecek kelimelerimiz olmuyor. Ailenin sosyal olması önemli. Evde, anne-baba ve çocuğun etkileşimi azaldıkça, aleksitimi oranı artacağı duygularını ifade etmekte zorluk yaşayan insanlar, çok sıklıkla bu duygusal çatışmalarını bedene yansıtıyorlarYaygın vücut ağrıları, mide belirtileri, huzursuz bağırsak sendromu. Panik ataklarda aleksitimi yaygınlığı çok yüksek oranda görülüyor. Travmaya geçirmiş, tacize uğramış, örselenmiş insanlarda da. Obezitede de yine aleksitimi oranı çok yüksek. Bu kişilerin büyük bir olasılıkla kendilerine anlattıkları bir hikaye yoktur. Çoğunlukla şaşkınlık, Nasıl yani? tepkisi verirler. Uzun yıllar en yakınındaki insanlarla sıcak bir duygusal iletişim kuramamış, anneleri veya onlara bakanlarla aralarında yeterli derecede güvenli bir bağ oluşmamıştır. Bu yüzden duyguları ifade edecek gerekli ortamı,ta ilk çocukluk yıllarından itibaren yakalayamamışlardır. -Genelde erkekler duygusuz olmakla suçlanırlar. Erkekler kadınlara göre biraz daha fazla aleksitimik bulunuyor. Psikoterapi yani duygular dünyasına yolculuk. İnsanın duygularıyla yüzleşmesini, duygularını fark etmesini sağlamak ve duyguların korkulacak şeyler olmadığını anlatmak gerekiyor. f-Gastrointestinal Panik;Mide ve karında başlayan fenalık hissi, boğazda düğümlenme bulantı, şişkinlik, gaz, ishal olabilir. g-Korkusuz Panik;Korku ve anksiyete görülmez. Somatizasyon bozukluğunda olduğu gibi sürekli nöroloji, kardiyoloji uzmanlarına müracaat ederler, tahlil ve muayenelerde hiçbir olguya rastlanamaz. Nasıl bir yöntem uygulamalıyız? Bu sorunun çözümünde çoklu yöntem kullanmakta fayda görülmektedir. Çoklu yöntemden ne kastettiğimizi şöyle açıklayalım ; Sorunu yaşayan kişinin yapacağı çalışmalar -Hastalığınızla ilgili ayrıntılı bilgi edinin. -Yürüyüş, yüzme, tenis gibi her gün düzenli olarak yaptığınız bir spor aktivitesi edinin. -Her gün mutlaka duş alın. -Uykunuz düzenleyin ve düzenli olarak tatil yaparak vücudunuzu ve zihninizi dinlendirin. -Beslenmeniz sağlıklı bir hale getirin. -Kahve, şeker, çikolata, çay ve hormonlu yiyecek ve içeklerden uzak durun. -Mümkünse dah sık doğa yürüyüş ve gezileri yapın. -Zevk aldığınız şeyleri belirleyin ve hobi edinin dikkatiniz ve ilginizi oraya verin. -Nefes ve gevşeme egzersizleri öğrenin ve her gün düzenli olarak yapın. -Otohipnoz öğrenin ve günlük hayatınızda rahatlamak ve dengeye ulaşmak için sürekli kullanın. -Cinsel yaşantınızı, sosyal çevre ilişkileriniz, aile ilişkileriniz düzenleyin. -Kendinizi dinlemekten vazgeçin. -Kendinize sürekli olarak olumlu düşünce kalıpları belirleyin ve bu şekilde telkinler verin. Olumlu düşünce kalıbı -Benim kalbim hızlı çarpmayacak değil benim soluk alıp vermem, tansiyonum, şekerim, kalp ritmim oldukça düzenli; ben sağlıklı bir insanım şeklinde olmalı -Hiçbir şeyi içinize atmayın ve sıkıntınızı ve negatif enerjinizi topraklayın ya da atın. -Meditasyon egzersizleri öğrenin ve düzenli olarak uygulayın ve devamlılık gösterin.

panik atak ve bağırsak sendromu