🌈 Alkolün Yol Açtığı Davranış Bozuklukları
Kompulsifdavranışlar gizlilik içinde gelişir. Pornografi bağımlılığı gibi kompulsif cinsel davranışlar da şunlara sahipseniz daha olası olabilir: Uyuşturucu veya alkol ve kullanım sorunları veya bunlara sahip olan aile üyeleri; Depresyon veya kumar bağımlılığı gibi duygu durum bozukluğu gibi diğer zihinsel sağlık
laboratuvartestleri yapılmalı, trafikte geçirilen kalp krizi ve bunun yol açtığı ciddi problemler düşünüldüğünde sevki uygundur. Ehiyet davranış bozukluğu), m) Alkol bağımlılığı, n) Psikotrop madde bağımlılığı, o) Görme derecelerinin 5 inci maddenin ikinci fıkrasına uygun,
ÖZET Yapılan çalışmalar DHA oranı zengin olan Omega-3 yağ asitlerinin verilen işi tamamlamada ve dikkatsizlik sorunu olanlarda dikkat geliştirmelerine yardımcı olduğunu göstermiştir.Ek olarak saldırganlığı, huzursuzluğu, dürtüselliği ve hiperaktiviteyi azaltmıştır. Çok sayıda çalışma, DHA zengin omega-3 takviyelerinin DEHB belirtilerinde gelişmeler
Budavranış sendromlarının ayrı bir şekilde gruplanması esastır. Burdaki önemli nokta, durur halde çalışan arabadaki sorun, çalışır halde de sorun olmaya büyük ihtimalle devam edecektir. Psikiyatride hastalık modeline uyan tüm durumların davranış sorunlarına da
Budavranış tipleri alkol ve uyuşturucu madde kullanımı olabileceği gibi spor, Psikolojik ya da Sosyal Sorunlara Yol Açmasına Rağmen Kullanmayı Sürdürmek. Yaş, cinsiyet, ailesel unsurlar, çevre, genetik, davranış bozuklukları, kişilik özellikleri, ekonomik sorunlar, işsizlik ve boşanmış aileler gibi faktörler
Davranışbilimciler sürekli alkol almayı öğrenilmiş bozuk bir davranış olarak görürler. Alkolün sinir sisteminde yol açtığı kimyasal değişiklikler önemlidir. ise 40 lı yaşların başlarındadır. 45 yaşından sonra alkole başlama söz konusu ise altta yatan bir duygudurum bozukluğu ya
OpyatTipi Bağımlılık: (Morfin, eroin, kodein, metadon maddeleri) Bu gruptaki maddelerin bağımlılık yapma oranı çok yüksektir. Afyon ve Türevleri (afyon, morfin, eroin, kodein, metadon) Afyon; Haşhaş kozasının çizilmesi suretiyle akan beyaz özsuyundan elde edilmektedir. Afyonun birleşiminde; %10 Morfin,%0,5 Kodein,%6 Narkotin
Uzunkullanımlarda beyin hasarına ve zihinsel bozukluklara yol açar. Alkolün karaciğeri iflas ettirdiği bilinmektedir. Ancak az bilinen diğer etkisi de beyni bitirip tükettiğidir
Diğerduygudurum ya da davranış bozuklukları (Dikkat eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu gibi) Diğer hastalıklar; Erken belirti ve bulgular. Bipolar bozukluk çok farklı belirti ve bulgularla başlayabilir ve bu bireyden bireye farklılıklar gösterir. Tek başına bu belirtilerden hiç biri bipolar bozukluğunuz olduğu anlamına
I Davranış belirtileri ağırlıklı olan tip: a. ≥ vardır: . Dizinhibisyon 2. Apati ya da motor hareketsizlik 3. Empati yapamama 4. Perseveratif, basmakalıp ya da kompulsif davranış . Hiperoralite b. Toplumsal bilişte ve/veya yerine getirme yeterliliğinde belirgin gerileme II. Dil belirtileri ağırlıklı biçimi: Söyleme
Düşükyoğunlukta alkol içeren bira ve şarap türü mayalı içkilerin, insanların tarım hayatına geçtiği Neolitik dönemden itibaren Mı NEBİ BOZKURT, "İÇKİ", TDV İslâm Ansiklopedisi, (25.04.2022). Tabii bir hadise olan mayalanma dolayısıyla alkol ilk devirlerden itibaren biliniyor
R0rBezt. I. Tanım Alkol, çok eski çağlardan beri keyif verici, yatıştırıcı, uyuşturucu ve ilaç olarak kullanılan kimyasal bir maddedir. MSS’de depresan ve toksik etkileri olan alkol, ruhsal olarak sağlıklı veya hasta olanlarda en yaygın kullanılmaktadır. Eğlence veya sosyal içicilik ile kötüye kullanım arasındaki ayırım belirsizdir. Alkolizm, etanol içeren içeceklerin aşırı şekilde kullanımıdır. II. Yaygınlığı Alkol kullanımı toplumsal kabul gören yaygın bir davranıştır. Alkolizm gelişmiş ülkelerde başta gelen sağlık sorunlarından biridir. ABD.'de alkolizm kalp hastalıkları ve kanserden sonra üçüncü sırada yer alır. ABD.'de erişkinlerin %51'i alkolü değişik miktarlarda sürekli kullanmaktadır. Kötüye kullanım kadınlarda %10, erkeklerde %20; alkol bağımlılığı kadınlarda %3-5, erkeklerde %10 olarak bulunmuştur. Alkol kullanımı ile ilgili bozukluklar erkeklerde 2-3 kat fazladır. Ülkemizde alkol kullanımı ile ilgili bozuklukların yaygınlığıyla ilgili araştırmalar yetersizdir. Yaş ve cinsiyet Alkol kullanımının 20-35 yaşları arasında en yüksek olduğu bilinmektedir. Çalışmalarda 12-17 yaş grubunun ortalama %50'sinin en az bir kez alkol kullandığı, bunlardan %25'inin kendisini bir alkol kullanıcısı olarak tanımladığı bulunmuştur. Alkole bağlı bozuklukların semptomları erkeklerde 20'li yaşlarda başlar, genellikle 30'lu yaşlarda tanı koyduracak hale gelir. Kadınlarda alkol kötüye kullanımının başlama yaşı genel olarak daha geçtir. Alkol kullanımı erkeklerde kadınlara göre daha fazladır. Alkole bağlı bozukluklar da buna paralel olarak erkeklerde 2/1 ile 3/1 oranlarında daha yüksek olarak bildirilmektedir. Psikososyal faktörler Alkolizm bütün sosyoekonomik sınıflarda mevcuttur. Gelişmiş ülkelerde alkole bağlı bozukluklar yüksek sosyokültürel kesimde belirgin derecede yüksektir. Beraber Görüldüğü Diğer Ruhsal Bozukluklar Diğer madde kullanım bozuklukları ve antisosyal kişilik bozukluğu ile sıklıkla birlikte izlenir. Ayrıca alkole bağlı bozukluğu olanların %30-40'ının hayatlarında en az bir kere majör depresif bozukluk görüldüğü bilinmektedir. Alkol anksiyeteyi azaltır, pek çok kişi bu nedenden dolayı kullanır. Alkole bağlı bozukluğu olanların %25-50'si bir anksiyete bozukluğu özellikle fobiler ve panik bozukluğu tanı kriterlerini karşılamaktadır. İntihar yaygınlığı %10-15 civarındadır. Alkole bağlı bozuklukta majör depresif atak, zayıf psikososyal destek, ciddi organik hastalık varlığı, işsizlik ve yalnız yaşama intihar riskini artıran faktörlerdir. III. Etyoloji Alkole bağlı bozukluklarda diğer ruhsal bozukluklarda olduğu gibi multifaktöryel bir etiyoloji söz konusudur. Herhangi bir hastada psikososyal, genetik veya davranışsal faktörlerden biri daha önemli rol oynamış olabilir. Öne sürülen hipotezler şunlardır Çocukluk öyküsü Çocukluk çağındaki pek çok faktörün bazı nörokognitif testlerde defisit bulunması, bazı EEG anormallikleri gibi ileriki yaşlarda alkol kullanımı için risk oluşturduğu ileri sürülmektedir. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, davranım bozukluğu erişkin dönemde alkole bağlı bozukluklar için risk faktörleri olarak değerlendirilmektedir.. Psikoanalitik faktörler Alkole bağlı bozukluklar ile ilgili psikoanalitik teoriler katı, cezalandırıcı bir süperego yapısı ve psikoseksüel gelişim basamaklarından oral dönem fiksasyonu üzerinde odaklaşmıştır. Bazı dinamik oryantasyonlu psikiyatristler alkole bağlı bozukluğu olanlarda özel bir kişilik tipi tanımlamışlardır “Çekingen, yalnız, sabırsız, öfkeli, aşırı duyarlı, kaygılı ve cinsel olarak bastırılmış”. Sosyal ve kültürel faktörler Bazı sosyal olaylarda aşırı içki kullanımı görülebilir. Yatılı okul yatakhaneleri, askeri üsler çok ve sık içki kullanımının yaygın olduğu ve sosyal bir olay olarak kabul gördüğü ortamlardır. Bazı kültürel, dini ve etnik gruplarda ise alkol kullanımına direnç daha fazladır Örneğin; Müslümanlarda, tutucu Protestanlarda, Asyalılarda. Davranış ve öğrenme faktörleri Özellikle ailedeki içki alışkanlığı gibi bazı faktörler içki kullanımını etkiler, ancak ailenin içki alışkanlığının alkole bağlı bozukluk üzerine direkt bir etkisi yoktur. Davranışsal açıdan bakınca içkinin sağladığı öfori, kendini iyi hissetme, anksiyete ve korkunun azalması sonraki içki alışkanlığını pekiştirir. Genetik ve diğer biyolojik faktörler Alkole bağlı bozukluklarda genetik geçiş ile ilgili bilgiler erkeklerde kadınlara göre daha kuvvetlidir. Aile araştırmalarında alkolik bireylerin babalarının % 50'si, erkek kardeşlerinin % 30'u, annelerinin % 6'sı, kız kardeşlerinin % 3'ü alkolik bulunmuştur. Birçok çalışmada birinci derecede akrabalarında alkole bağlı bozukluk olanlarda, olmayanlara göre 3-4 kez daha çok alkole bağlı bozukluk gösterilmiştir. Bu bulgular monozigot ikizlerde dizigotlara göre daha yüksek konkordans bildirilmesi ile de desteklenmektedir. Evlat edinme çalışmalarında da öz ailesinde alkole bağlı bozukluk bulunanların, alkole bağlı bozukluk bulunmayan üvey aile yanında yetiştirilseler bile alkole bağlı bozukluk açısından risk altında oldukları gösterilmiştir. Bazı çalışmalara alkole bağlı bozukluk ile Dopamin tip 2 reseptörleri arasında bir ilişkiden söz edilmektedir. Alkole bağlı bozukluk ile ilgili organisite çalışmaları, bunlardaki fizyopatolojinin ventral tegmental alan ve nükleus accumbensde olduğunu ileri sürmektedir. Genetik geçişin biyolojik sonuçları bilinmemekle birlikte, ailelerinde alkole bağlı bozukluk olan çocukların beyinlerinde elektrofizyolojik ölçümlerde ve alkole cevapta değişikliklerden söz edilmektedir. Burada D2 reseptörleri gibi nörotransmiter reseptörler rol oynuyor olabilir. Bazı çalışmalarda ise alkole bağlı bozukluğu olanların BOS'unda anormal nörotrasmiter konsantrasyonları ve metabolitleri bulmuşlardır. Serotonin, dopamin, GABA ve bunların metabolitlerinde azalma bildirmişlerdir. IV. Alkolun Etkileri Alkol terimi, doymuş bir karbon atomuna bağlı hidroksil grubundan oluşan geniş bir grup organik molekülü kapsar. Etil alkol, diğer deyişle etanol en yaygın kullanılan alkol çeşididir. Bu aynı zamanda içki alkolüdür. Değişik tat ve kokudaki alkol içeren içkiler üretim metotlarındaki farklılıklar sonucudur. Bir tek içimlik alkollü içki ortalama 12 gram etanol içerir. Genel olarak, ortalama bir içki ile tek kadehte, 70-75 bir kişinin kan alkol düzeyinin 15-20 mg/dl. olduğu kabul edilir. Sağlıklı bir kişi bunu yaklaşık bir saatte metabolize eder. Alkolün %10'u mideden, geri kalanı ince barsaklardan emilir. Kan konsantrasyonu, içimden ortalama 45-60 dakika sonra en yüksek seviyeye ulaşır. Midenin dolu olması emilimi geciktirir. Alkol bütün vücut sıvılarına dağılır. Sıvı oranı yüksek dokularda daha yüksek konsantrasyona ulaşır. Alkolün %90'ı karaciğerde oksidasyon yolu ile metabolize olur, geri kalanı değişmeden böbrek ve akciğerlerden atılır. Vücut saatte 10-34 mg/dl alkolü metabolize edebilir. Birçok maddenin beyinde spesifik hedef reseptörleri tanımlanmışken, alkol için tek bir moleküler hedef yoktur. Uzun zamandan beri kabul gören teoriye göre, alkol nöron membranına etki eder. Kısa süreli kullanımda membran akıcılığında artışa, uzun süreli kullanımda ise hücre membranında esnekliğin kaybolmasına yol açar. Alkolün beyinde genel olarak moleküler aktivite üzerinde deprese edici etkisi vardır. Kan konsantrasyonuna göre etkilenme şöyledir % Düşünce süreci, yargılama ve otokontrol etkilenir. % İstemli motor hareketlerde beceriksizleşme % Beyin motor alanları deprese olur, emosyonel kontrol etkilenir % Konfüzyon, stupor % Koma Akşamları düzenli alkol alımı, uykuya dalmayı kolaylaştırdığı uyku latensini azaltır halde uyku yapısını bozar. REM ve derin uyku 4. dönem kısalır, uyku bölünmeleri artar. Diğer organlar üzerindeki etkisi Uzun süreli kullanımda karaciğer yağlanması, özefajit, gastrit, mide ülseri, pankreatit, pankreas yetmezliği, pankreatik kanserler, kan basıncında yükselme, lipoprotein, trigliserit disregülasyonu, karaciğer enzimlerinde yükselme, kanser türlerinin sıklığında artmadır. Miyokard infarktüsü ve serebrovasküler hastalık için risk oluşturur. -glutamil transpeptidaz, ürikgLaboratuvar testler asit, trigliserid, SGOT, SGPT artışı görülebilir. V. Alkolle İlişkili Bozukluklar DSM IV,1994 Alkol kullanım bozuklukları Alkol bağımlılığı Alkol kötüye kullanımı Alkolun yol açtığı bozukluklar Alkol entoksikasyonu Alkol yoksunluğu Alkol entoksikasyonu/ yoksunluğu deliryumu Alkolun yol açtığı kalıcı demans Alkolun yol açtığı kalıcı amnestik bozukluk Alkolun yol açtığı psikotik bozukluksanrılı/ varsanılı Alkolun yol açtığı duygudurum bozukluğu Alkolun yol açtığı anksiyete bozukluğu Alkolun yol açtığı cinsel işlev bozukluğu Alkolun yol açtığı uyku bozukluğu BTA alkolle ilişkili bozukluklar Alkol Bağımlılığı Bedensel ve ruhsal sağlığı etkileyecek derecede aşırı alkol kullanımıdır. Üç yaygın şekli vardır 1 Çok fazla miktarda alkolü sürekli olarak kullanma, 2 sadece hafta sonları ağır içicilik veya mesleki işlevselliğin az etkilendiği tip, 3 sakin geçen uzun dönemler arasında ağır içme atakları ile seyreden tip. Alkol Bağımlılığı Tanı Ölçütleri DSM IV 12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan aşağıdaki belirtilerden en az üçünün olması ve klinik olarak bozulmaya yol açması 3. Amaçlanandan çok veya uzun süre alkol alma 4. Başarısız bırakma azaltma çabaları 5. Alkol bulmak, kullanmak, etkilerinden kurtulmak için çok zaman harcama 6. Toplumsal, mesleki, sosyal eylemlerde azalma 7. Psikolojik ve fiziksel sorunlara rağmen alkol kullanma Alkol Kötüye Kullanımı Alkol Kötüye Kullanımı Tanı Ölçütleri DSM IV 12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan aşağıdaki belirtilerden en az birinin olması ve klinik olarak bozulmaya yol açması 1. Sorumlulukları alamama ile sonuçlanan yineleyici alkol kullanımı 2. Fiziksel tehlikeli durumlarda yineleyici alkol kullanımı 3. Alkol kullanımı ile ilişkili yineleyici yasal sorunlar 4. Alkol kullanımı ile ilişkili yineleyici toplumsal ya da kişilerarası sorunlar Bu belirtiler bağımlılığın ölçütlerini karşılamamalı Alkolizm Tedavisi 1. Psikoterapi İçgörü 2. Psikososyal önlemler Aile terapisi, davranış terapisi 3. Farmakoterapi DisulfiramAntabuseAsetaldehid DH enzimini inhibe eder, aselaldehid birikimi sonucu aşırı rahatsızlık veren reaksiyonlar ortaya çıkar ve hasta alkol kullanma davranışından kaçınır. Hasta alkolu bırakmak istiyorsa kullanılabilir. Naltroksen Olasılıkla endojen opioidlerin salınımını bloke ederek alkol isteğini azaltır. Psikotropikler Anksiyolitikler, antidepresanlar, lityum 4. Adsız Alkolikler İyilik halinin sürdürülmesi ve sorunlarla başedilmesinde yardımcı olur. Alkol Entoksikasyonu Yakın bir geçmişte alkol alımına bağlı gelişen, geri dönüşlü, alkole özgü bir sendromdur. Alkolün merkezi sinir sistemi üzerine direkt etkisine bağlı ortaya çıkan belirgin uygunsuz davranışlar, psikolojik değişiklikler vardır. Alkol Entoksikasyonu Tanı Ölçütleri DSM IV Belirgin uygunsuz davranış ve psikolojik değişiklerin yanında, aşağıdakilerden en az birinin görülmesi gereklidir. Geveleyerek konuşma Koordinasyon bozukluğu Sendeleyerek yürüme Nistagmus Dikkat,bellek bozukluğu Stupor ya da koma Bu belirtiler tıbbi veya bir mental durumla açıklanamaz Kan Düzeyine Göre Beklenen Entoksikasyon Belirtileri Kan düzeyimg/dl Belirtiler/bulgular 20-99 Motor aktivite ve konuşmada bozulma,işlevsellikte bozulma, yargı bozukluğu,konuşkanlık, peltek konuşma,dengesizlik 100-199 İnkoordinasyon,reaksiyon zamanında uzama,dengesizlik 200-299 Bulantı,kusma,çift görme 300-399 Hipotermi,şiddetli dizartri,amnezi, evre I anestezi 400-700 Koma, solunum yetmezliği,ölüm Alkol entoksikasyonu önemsiz bir durum değildir. İleri derecede entoksikasyon koma, solunum yetmezliği ve ölüme neden olur. Ölüm kusulanın aspirasyonu sonucu da meydana gelebilir. Bazı çalışmalarda, alkol entoksikasyonu süresince serebral kan akımında hafif düzeyde bir artış, içme devam ettiğinde ise azalma bildirmişlerdir. Alkol entoksikasyonu semptomlarının şiddeti, alkolün beyindeki konsantrasyonunu da yansıtan, kan düzeyine bağlıdır. Entoksikasyon başlayınca bazı kişiler konuşkan, girişken, bazıları kapanık, kasvetli, durgun, bazıları ise kavgacı olurlar. Bazı insanlar duygulanım değişiklikleri, aralıklı gülme ve ağlama nöbetleri geçirirler. Entoksike iken, düşme ve kavgalar sonucu subdural hematom, kemik kırıkları, hematomlar, soğuk iklimlerde hipotermi ve ölüm olabilir. İmmün sistem baskılanmasından dolayı entoksikasyonda infeksiyon riski de yükselir. Entoksikasyon Tedavisi Ciddi alkol entoksikasyonu tedavisi, mekanik ventilatörün bulunduğu bir yoğun bakım ünitesinde yapılmalıdır. Asit-baz dengesine. elektrolitlere ve vücut sıcaklığının korunmasına dikkat edilmelidir. Fizik muayene Olabilecek tıbbi soruna yönelik kontrol, laboratuvar inceleme ve tedavi Kalp ritim bozukluğu ve yetmezliği, GİS kanaması, enfeksiyon, karaciğer yetmezliği,nörolojik bozukluk dehidratasyon, hipoglisemi Vitamin replasmanıTiamin Farmakolojik tedavi Benzodizepin ve/veya antipsikotik HemodiyalizKaraciğer fonksiyonları bozuk ve kan alkol düzeyi %600mg. üzerinde ise İdiyosinkratik Alkol Entoksikasyonu Tanı kitaplarında, henüz ayrı bir başlık olarak yer almamaktadır. Patolojik, komplike, atipik, paranoid alkol entoksikasyonu olarak da adlandırılmaktadır. Az miktarda alkol alımından hemen sonra ciddi davranış bozukluklarının ortaya çıkmasıdır. Bu durum özellikle adli tıp açısından önemlidir. Ceza ehliyeti açısından alkol entoksikasyonu kişinin suç sayılan davranışlarında hafifletici bir neden olarak kabul edilmezken, bugün ABD 'de bazı avukatlar minimal alkol kullanımı ile ortaya çıkan idiyosinkratik ve patolojik reaksiyonu savunma amacı ile kullanmaktadırlar. Değişik raporlarda idiyosinkratik alkol entoksikasyonunda konfüzyon, dezoryantasyon, illüzyon, geçici delüzyonlar, görsel halüsinasyonlar artmış psikomotor aktivite bildirmektedirler. Kişi impulsif, agresif ve tehlikeli olabilir, intihar düşünceleri ve girişimleri bulunabilir. Bu bozukluk bir kaç saat sürmekte ve uzun bir uyku periyodu ile sona ermektedir. Tedavide, hastanın kendisine ve çevresine zarar vermesi önlenmeli, gerekirse fiziki olarak tespit etmelidir. Haloperidol gibi bir antipsikotik ilaç saldırgan davranışların kontrolü için kullanılabilir. Alkol Yoksunluğu Klasik belirtisi tremordur. Ama bulgu spektrumu psikotik elementler, algı bozuklukları, epileptik nöbetler, deliryum tremens bulgularını da içerecek tarzda değişebilir. Tremor, alkolün kesilmesinden 6-8 saat sonra başlar, psikotik bulgular ve algı bozukluğu 8-12 saat, epileptik nöbetler 12-24 saat, deliryum tremens ise 72 saat içinde gelişebilir. Deliryum tremens ilk bir hafta içinde beklenebilir. Ayrıca yoksunluk sendromunda bulgular her zaman bu sırayı da izlemeyebilir. Alkol yoksunluğu tremoru hem ince hem de kaba olabilir. Alkol Yoksunluğu Tanı Ölçütleri DSM IV Fazla ve uzun süreli alkol kullanımının sonlandırılması veya azaltılması sonucu, birkaç saat-birkaç gün içinde, alkole özgü belirgin sıkıntı, toplumsal, mesleki alanlarda işlevsellikte bozulma ile birlikte aşağıdakilerden en az ikisinin olması durumudur. Otonomik hiperaktivite Artmış el tremoru Uykusuzluk Bulantı, kusma Geçici varsanı, yanılsamalar Psikomotor ajitasyon Anksiyete Konvulsiyon Bu belirtiler tıbbi veya bir mental durumla açıklanamaz Alkol Yoksunluğu Belirtileri Hafif / erken dönem Ağır / geç dönem Otonom sinir sistemi Hipertansiyon, terleme, ateş, tremor Erken dönem bulgularında artış Davranışsal Huzursuzluk, sinirlilik Sanrı, varsanılar, saldırganlık, Kognitif Konsantrasyon güçlüğü Yönelim, bellek ve yargı bozukluğu bilinç bulanıklığı GİS Bulantı, kusma, ishal Bulgularda artış Nörolojik Güçsüzlük, kramp, tremor Jeneralize nöbet Uyku Uykusuzluk, karabasan Bulgularda artış Alkol Yoksunluğu Deliryumu “Deliryum Tremens DT” 30 yaş üzerinde görülen, genellikle 5-15 yıl arasında devamlı alkol kullananlarda, alkolün kesilmesi veya azaltılması ile ortaya çıkan bir tablodur. Konfüzyon ve yönelim bozukluğu temel belirtileridir. Yoksunluk döneminde hastanın dikkatle izlenmesi deliryum tremens gelişmesini önler. Alkol yoksunluğu deliryumu sonuçları ciddi olabilecek acil tıbbi problemdir. Deliryumdaki hasta hem kendisi hem de çevresi için tehlikelidir. Düşünce ve algı bozukluğu saldırgan ve intihar davranışlarına neden olabilir. Otonomik hiperaktivite taşikardi, yüksek ateş, terleme, anksiyete, uykusuzluk, hipertansiyon, algı bozuklukları çoğunlukla görsel ve taktil halüsinasyonlar, hipereksitabiliteden letarjiye kadar değişen psikomotor dalgalanmalar ek bulgulardır. Tedavi edilmezse %20 mortalitesi vardır. Ölüm ilave bir tıbbi hastalıktan pnömoni, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği, karaciğer yetmezliği dolayıdır. Yoksunluk epilepsisi deliryum gelişmekte olduğunun habercisidir. Deliryum tremens alkolü azaldıktan veya kestikten sonraki bir haftalık süre içinde görülebilir. Alkoliklerin %5'i deliryum tremens nedeniyle hastaneye yatar. Bu sendrom genellikle, alkol yoksunluğunda hastaneye yatışın üçüncü günü oluşur. Pankreatit, hepatit gibi fiziksel bir hastalık predispozisyon oluşturur. Predeliryum Grade I Yoksunluğun fiziksel belirtileri+, varsanı, bilinç bulanıklığı- Grade II Fiziksel belirtiler,varsanılar+, bilinç bulanıklığı- Deliryum Grade III Fiziksel belirtiler, varsanılar, bilinç bulanıklığı, yönelim bozukluğu+ DT Tedavisi Fizik muayene Olabilecek tıbbi soruna yönelik kontrol ve tedavi Kalp ritim bozukluğu ve yetmezliği, GİS kanaması, enfeksiyon, karaciğer yetmezliği, nörolojik bozukluk dehidratasyon, hipoglisemi Sıvı, vitamin ve mineral replasmanı Sıvı ve glikoz replasmanı, folik asit, tiamin, niasin, D vit, çinko, magnezyum eksikliğinin düzeltilmesi Farmakolojik Benzodizepinler sedasyon, uyku düzeni, olası konvulsiyon için Ortam Yeterli, ancak az dış uyaran Ajite hastada aşırı uyarandan, uykulu hastada az uyarandan kaçınılmalı Alkolle İlişkili Persistan Demans Birçok çalışmada kronik alkol bağımlılığında genişlemiş ventriküller ve kortikal atrofi bulguları ile birlikte demans gösterilmiştir, ancak demansın nedeni açıklanamamıştır. Alkolle İlişkili Persistan Amnestik Bozukluk Temel özellik uzun süre fazla miktarda alkol kullanımından sonra kısa süreli bellek bozukluğunun ortaya çıkmasıdır. Sıklıkla yıllar boyu alkol kullanımından sonra görülür. 35 yaşın altında nadirdir. Alkolden kaynaklanan persistan amnestik bozukluğun klasik adı Akut semptomlu .............................Wernicke sendromu Kronik seyirli ..................................Korsakoff sendromu Wernicke sendromu tedavi ile tamamen iyileştiği halde, Korsakoff sendromu %20 oranında gerileme gösterir. İkisinde de fizyopatoloji tiamin eksikliğidir kötü beslenme veya emilim bozukluğu. Tiamin akson potansiyelinin akson boyunca ve sinaptik geçişinde önemli olan bazı enzimlerin kofaktörüdür. Nöropatolojik lezyon simetrik ve paraventrikülerdir. Wernicke sendromu Alkolik ansefalopati, akut nörolojik belirtiler, ataksi, vestibüler disfonksiyon, konfüzyon, oküler hareket bozuklukları, anizokori, ışığa yanıtta azalma ile belirlidir. Tedavide; erken dönemde parenteral tiamin verilmesinin Korsakoff sendromu gelişmesini önlediği söylenmektedir. Tiamin 100 mg 2-3 kez oral, 1-2 hafta boyunca verilmelidir başlangıçta 100-400 mg. Tiamin. Korsakoff sendromu Kronik amnestik sendrom Bozulmuş mental fonksiyonlar özellikle yakın bellek, anterograd amnezi, konfabulasyon ile belirlidir. Tedavide; 3-12 ay boyunca günde 2-3 x 100 mg. tiamin uygulanmalıdır. Blackout Bilinç kararması Alkole bağlı bilinç kararması son tanı kitaplarında ayrı bir başlık altında yer almamakla birlikte yaygındır. Transiyent global amnezi ataklarına benzer. Alkol entoksikasyonu ile birliktedir. Amnezi periyodunda hasta bilememekten kaynaklanan bir korkudan dolayı streslidir. Kararma süresince uzak bellek iyiyken, 5-10 dakika öncesine ait yakın bellek bozulmuştur. Diğer entellektüel yetenekler korunmuştur. Patolojinin moleküler seviyede olduğu bilinmekte ve hipokampus ve bununla ilişkili temporal lob yapılarında olduğu sanılmaktadır. Alkolle İlişkili Psikotik Bozukluk Entoksikasyon ya da yoksunlukla başlayan halüsinasyon veya delüzyonlar ile karakterize psikotik tablodur. Eskiden alkol halüsinozisi olarak adlandırılıyordu. En yaygın olarak işitme halüsinasyonları ayıplayan, kötüleyen, tehdit edici, bazen de öven, memnuniyet verici ile karakterizedir. Genellikle bir haftadan kısa sürer, bu süre içinde realiteyi test etme bozulmuştur. Alkol yoksunluğundan sonra halüsinasyon nadirdir. Genellikle uzun süre alkol kullanımından sonra görülür. Bir haftadan uzun sürerse diğer psikotik bozukluklar gözden geçirilmelidir. Tedavi Deliryum tremense benzer biçimde benzodiazepinler , uygun beslenme ve yeterli sıvı vermedir. Uzun sürerse ve yetersiz kalınırsa antipsikotikler de kullanılabilir. Alkole bağlı diğer psikiyatrik bozukluklar Alkolden kaynaklanan duygudurum bozukluğu manik, depresif veya mikst tip olabilir. Anksiyete bozukluklarında, jeneralize anksiyete bozukluğu, panik atak, obsesif-kompulsif semptomlar, fobik semptomlar bulunabilir. Alkolden kaynaklanan cinsel işlev bozukluğu ve uyku bozukluğu tanıları için bu bozuklukların alkol entoksikasyonu veya yoksunluğu sırasında başlamış olması gerekir. VI. Alkole bağlı diğer bozukluklar Alkolik pellegra ansefalopatisi Konfüzyon, bilinç sislenmesi, miyoklonus, hipertermi, apati, irritabilite, yorgunluk, anoreksia, insomnia ve bazen deliryum görülür. Oldukça nadirdir. Wernicke veya Korsakoff sendromu düşünülen, ancak tiamine cevap vermeyen olgularda akla getirilmelidir. Niasin eksikliğinden kaynaklanır. Tedavide niasin oral 4x50 mg/gün veya parenteral 2-3x 25 mg/gün verilir. Fetal alkol sendromu Annenin alkol kullanımından dolayı in utero fetusun etkilenmesidir. Mental retardasyona neden olur. Alkol intrauterin büyüme ile doğum sonrası gelişime zarar verir. Mikrosefali, kraniofasiyal malformasyonlar, ekstiremite ve kalp defektleri oluşabilir. Alkolik kadınlarda risk %35'dir. Alkol Kullanımının Nörolojik ve Tıbbi Komplikasyonları Sinir sisteminin nutrisyonel hastalıkları W-K sendromu Serebellar dejenerasyon Periferal nöropati Optik nöropati Pellegra Kesin patogenezi bilinmeyen alkolik hastalıklar Santral pontin miyelinosis Marchiafava-Bignami hastalığı Fetal alkol sendromu Myopati Alkolik demans Alkolik serebral atrofi Alkole bağlı sistemik hastalıklar Karaciğer hastalıkları Hepatik ensefalopati, ACHD GİS Malabsorbsiyon sendromları, Postgastrektomi sendromu, Olası pankreatik ensefalopati KVH Kardiyomyopati, Aritmiler Hematolojik hastalıklar Anemi,lökopeni, trombositopeni Enfeksiyöz hastalıklar Özelliklemenenjit Hipotermi, hipertermi Hipotansiyon, hipertansiyon Respitatuvar depresyon Toksik ensefalopatiler Elektrolit imbalansları Hipoglisemi, hiperglisemi, hiponatremi, hiperkalsemi, hipomagnesemi, hipofosfatemi Artmış travma insidansı Kaynaklar 1 E. Köroğlu ed DSM-IV Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, APA, 1994. Türkçe Çevirisi, , Medikomat, 1995. 2 Kaplan HI, Benjamin JS, Grebb JA ed Kaplan and Sadock’s Synopsis of Psychiatry, 7th ed, 1994.
Hala kullanımda olmasına rağmen, alkolizm kelimesi yerini bilim çevrelerinde ve tıp alanında, “alkol kötüye kullanımı” ve “alkol bağımlılığı” terimlerine bıraktı. Alkol kötüye kullanımı, bağımlılık derecesinde olmasa da, zarar verici alkol kullanımını tanımlamaktadır. Bazen, alkol kötüye kullanımı, alkol bağımlığının bir öncülü olabilir. Fakat, büyük çoğunlukla, alkol kötüye kullanımı ve alkol bağımlılığı iki ayrı bozukluktur. Alkol kötüye kullanımı daha hafif ve daha az inatçı bir sorundur. Alkol kötüye kullanımının kriterleri nelerdir? A. Zararlı bir şekilde madde kullanımının, klinik anlamda belirgin bir derecede sıkıntıya yol açması; 12 aylık bir süre içinde, aşağıdaki belirtilerden en az bir tanesi veya daha fazlasının yaşanması Devamlı alkol kullanımı nedeniyle, ev, iş veya okuldaki görevlerin yerine getirilmesinde aksaklık işi aksatmak, işte kötü performans, okuldan uzaklaştırılmak, ev işleriyle ilgilenmemek, çocukları ihmal etmek vb., Fiziksel zarar görülebilecek ortam ve mekanlarda alkol kullanmak alkollü araç veya makine kullanmak vb., Alkol kullanımı nedeniyle yasal problemler yaşamak alkol kullanımın neden olabileceği yanlış davranışlar nedeniyle göz altına alınmak, Kişiler arası ilişkilerde alkol nedeniyle tekrarlayan problem yaşanmasına rağmen, alkol kullanımına devam etmek eş ile tartışmalar, fiziksel kavgalar. B. Semptomların alkol bağımlılığı kriterlerini karşılamıyor olması gerekir. Alkol bağımlılığının kriterleri nelerdir? Aşağıdaki belirtilerin en az üç veya daha fazlasının, geçmiş yıl içinde yaşanmış olması Alkole tolerans geliştirilmiş olması; yani daha önce daha az dozda alkolün yarattığı etkiyi yaşabilmek için daha fazla doza ihtiyaç duyulması, Alkol kullanımı kesildiğinde fiziksel mahrum kalma belirtilerinin görülmesi. Karakteristik mahrum kalma tepkileri veya bu tepkilerden kaçınmak için, aynı etkiyi yaşamak için başka maddeler kullanma, Alkol kullanımının başlangıcını, bitişini ve alınan dozu kontrol edememe, Alternatif olabilecek ilgi alanların alkol nedeniyle reddedilmesi, alkol kullanımı süresinin ve alkolün etkilerinden kurtulmak için gereken sürenin artması, Alkolün yarattığı zararlı etkilere rağmen karaciğer problemi, alkol sonrası depresyon, bilişsel işlevlerde azalma vb. alkol kullanmaya devam etme. Tedavi yöntemleri nelerdir? Bir yıl içerisinde, alkol sorunu devam eden kişilerin yalnızca %10'u tedavi görmekte veya yardım almaktadır. Bu oranın üzücü yanı, tedavi gören bu kişilerin çoğunda tedavinin yararlı olmasıdır. Bu yüzden de, a Eğer içme sorunu olan kişi sizseniz, hemen tedavi görmeniz, b İçme sorunu olan kişi bir yakınınızsa hemen tedavi görmesini sağlamanız gerekmektedir. Alkol sorunu olan kişilerde etkili olduğu bilinen birkaç farklı yaklaşım vardır. Bu yaklaşımlardan bazıları bire bir, bazıları gruplar halinde, bazıları ise aile görüşmeleri ile gerçekleştirilir. Çoğu program, bu yöntemleri bir arada kullanır. Ancak, vurgulanması gereken iki nokta var Birincisi, araştırmalara göre, içki sorunu olan kişinin yardım almasında aile fertlerinin ve arkadaş çevresinin önemi çok büyüktür. İkincisi, tedavinin başarıya ulaşmasında aile çok önemli olabilir. Bunun en büyük nedeni, neredeyse her vakada ailesinin sorunlu kişi için, sorunlu kişinin ise ailesi için çok önemli olmasıdır. Dolayısıyla, ailenin verebileceği sevgi, şefkat, önem ve yakınlık her şeyi tersine çevirebilir. Alkol kullanımı bozuklukları ile başa çıkmak zorunda kalanlar için aile ya da çift terapisi de bir seçenektir. Terapi, içki kullananlara ve ailelerine uzaklaşmada, yeniden alışkanlığa dönüşte, tedavi yöntemlerini belirlerken ve seçerken yardımcı olabilir. Terapistin diğer temel ödevleri, içki içmenin aileye ve kişiye nasıl zarar verdiğini anlatmak, içki nöbetleri veya alışkanlığa dönüşün nedenlerini tanımlamaktır. Terapist, aynı zamanda aile veya çiftin çevresindeki diğer uzmanlarla işbirliği de yapabilir. Alkol sorununun ciddiyetine bağlı olarak, kişinin toksik maddeden arındırılması gerekebilir. Çoğu vakada bu süreç, hastanede yatmayı gerektirmeden gözetim altında ilaç kullanımıyla atlatılabilir. Bazı durumlarda, tıbbi ya da bağımlılığa dayalı nedenlerden dolayı içki kullanan kişinin kısa bir süre için bile olsa arındırılmak üzere hastaneye yatırılması gerekebilir. Bir "içicinin" ayık kalması için kullanılan bazı ilaçlar vardır. Bu ilaçlardan bazıları, alkol alındığında vücutta olumsuz etkiler yaratır. Bu ilaçlar kullanılacaksa, ilaç düzenini sağlarken eşin de bu düzende yer alması yararlı olacaktır. Tedavinin, Adsız Alkolikler AA gibi kendi kendine yardım grup yaklaşımlarıyla beraber yürütülmesi genellikle yararlı olur. Bu yaklaşımlar tek başlarına birçok kişiye yardımcı olmuştur, ancak çok düşük düzeyde de olsalar, tedavinin bir bütün olarak daha da etkili olmasına yardımcı olacaklardır. Aile fertleri için de yardım grupları mevcuttur. Kaynak / Alkol Probleminiz Olduğunu Nasıl Anlarsınız? Fazla mı içiyorum? EVET, eğer Haftada yedi kadehten fazla veya bir kerede üç kadehten fazla içen bir kadınsanız Haftada 14 kadehten fazla veya bir kerede dört kadehten fazla içen bir erkekseniz Haftada yedi kadehten fazla veya bir kerede üç kadehten fazla içen 65 yaşını geçmiş bir kişiyseniz Çok mu fazla içiyorum? EVET, eğer Her gün üç kadehten fazla veya haftada 21 kadehten fazla içen bir kadınsanız Her gün beş kadehten fazla veya hafta 35 kadehten fazla içen bir erkekseniz Alkollüyken risk alıyor muyum? EVET, eğer Alkollü araba ve/veya makina kullanıyorsanız, alkolle ilaç karıştırıyorsanız Doktorunuza veya eczacınıza düzenli alkol kullandığınızı söylemiyorsanız Hamileyken veya hamile kalmaya çalışırken içiyorsanız Küçük çocuklara bakarken alkol kullanıyorsanız Alkol bir alışkanlık haline geldi mi? EVET, eğer alkolü aşağıdakiler için kullanıyorsanız Gevşemek, kaygıdan kurtulmak, uyumak Sosyal ortamlarda daha rahat olmak Üzüntü verici olaylardan uzaklaşmak Diğer içen kişilerle ilişki içinde olmak Alkol hayatımı kontrol altına mı alıyor? EVET, eğer Bir akşam veya hafta sonu için yeterince alkol alabilecek miyim endişesi taşıyorsanız Alkolü saklama ihtiyacı hissediyorsanız veya insanlar ne kadar içtiğinizi bilmesin diye farklı yerlerden içki alıyorsanız Bir içkiden diğerine, çabuk sarhoş olmamak veya fazla içmemek düşüncesiyle geçiyorsanız Sosyal bir ortamda fazladan içki almaya çalışıyorsanız ve gizli içiyorsanız Alkol benim için bir problem haline mi geldi? EVET, eğer İçki içmeye başladıktan sonra duramıyorsanız Alkole ara vermeye karar verip, birkaç gün içinde tekrar başladıysanız Evde veya işte yapmanız gerekenleri alkol yüzünden yerine getiremiyorsanız İçki içtikten sonra kendinizi suçlu hissediyorsanız Diğer insanlardan sizin içki içmeniz ile yorumlar duyuyorsanız Bir önceki akşam içmiş olmanıza rağmen, sabah kendinize gelebilmek için alkol alıyorsanız İçerken neler olduğunu hatırlayamıyorsanız Alkol yüzünden başka birine zarar verdiyseniz. Kaynak / Alkolün Vücuda Kısa Süreli Etkileri Doğrudan Beyine Olan Etkiler Vücudun metabolik hızını düşürür, Konuşma zorlukları, dil sürçmelerine neden olur hatta yüksek seviyede kelimeler anlaşılmaz hale gelebilir, Görmede netlik kaybolur, görüntüler bulanıklaşır, Hareket kontrolünde zayıflamalar olur, Refleksler zayıflar, tepkiler olması gerektiğinden geç gelir, Karar verme, kendini kontrol etme yetileri kaybolur. Muhakeme gücü zayıflar, Uyku bozukluklarına sebep olur. REM uykusunu ortadan kaldırır bu da yorgun ve bitkin uyanılmasına neden olur, Yüksek seviyelerde alındığı zaman beyin hücrelerine zarar verir. Beyin hücreleri ve beyni besleyen diğer hücrelerinin bir kısmının ölümüne sebep olabilir. Sindirim Sistemi Mide bulantısına ve kusmaya sebep olabilir. Dolaşım Sistemi Solunum yavaşlar, Tansiyon düşer, Nabız Düşer. Üreme Sistemi Düşük dozda alkol alımı cinselliği tetikleyici bir faktör olarak görülebilir fakat artan dozlarda ortaya çıkan hissizleşme, engelliyicidir. Orgazma ulaşmayı geciktirir veya engeller Alkolün Vücuda Uzun Sürede Verdiği Zararlar Beyin Beyin hücreleri arasıdaki iletişime kalıcı zararlar verip dönüşü olmayan beyin hasarlarına neden olabilir, Hafızada sürekli hale gelen problemler ya da ciddi hafıza kayıpları, Kişilik değişimleri olabilir. Sindirim Sistemi Ülsere, İnce bağırsak ülserine, Mide kanserine, Dudak ve ağız içi kanserine, Boğaz, gırtlak ve yemek borusu kanserine, Karaciğer kanserine, Karaciğerde yağlanmaya hepatit ve siroz hastalığına neden olabilir. Dolaşım Sistemi Kronik yüksek kan basıncına tansiyon, Düzensiz nabız atımına, Kalp hücrelerini zedeleyerek kalp krizi dahil bir çok kalp rahatsızlığına sebep olabilir. Üreme Sistemi Erkeklerde testesterone seviyesinin düşmesine,Testislerin zarar görmesine buna bağlı olarak zarar görmüş spermlerin oluşumuna ya da daha az sayıda sperm oluşumuna ve iktidarsızlığa neden olabilir. Kadınlarda ise; regl dönemiyle ilgili problemler, kısırlık veya cinsel isteğin kaybedilmesi şeklinde kendini gösterir. Hamilelik döneminde ise fetüse ciddi zararlar verebilir. Fetal alkol sendromu gerçekleşebilir. Bu sendrom bebeğin olması gerekenden daha düşük kiloda doğmasına, bebekte görülen gelişim geriliğine,çatal dudaklığa e küçük kafalılığa neden olduğu kadar bebeğin hayatı boyunca ortaya çıkabilecek zihinsel ve psikolojik sorunlarının da kaynağı yanında hamilelik sürecinde alkol kullanan annelerin düşük ya da erken doğum yapma olasılığı yüksektir. Sinir Sistemi Ayaklarda ve ellerde hissizleşme, Bağışıklık sistemi, Herhangi bir hastalığa yakalanma riskini yüksek oranda arttırır. Bu hastalıkların içinde kanser ilk sırayı alır. Ruhsal Sorunlar Tüm bunların yanı sıra bir çok psikolojik hastalığın nedenlerinden birini başında alkolizm gelirAlkolizm-kişiden kişiye, bağımlılık kriterlerini karşılama açısından değişiyor olsa da - hastalığının en önemli belirtisi, kişinin sürekli ve çok miktarda alkol alması bunun sonucunda davranış değişikliği göstermesidir. Sonunda kişi kendine hakim olamayacak kadar bağımlı hale gelir. Biyolojik olarak zarar gördüğü kadar, sosyal hayatında da zedelenmeler yaşar. Alkolizmin sonucunda diğer psikolojik rahatsızlıklar da ortaya çıkabilir. Depresyon ve kaygı durum bozukluğuna yol açabilir. Alkol kullanımının bir müddet sürdürülüp daha sonra bırakılması bu iki bozukluktan birine neden olabilir. Ortaya çıkmaları için kişinin alkolik tanımına uyması gerekmez. Birçok psikolojik bozukluğun daha da kötüye gitmesine neden olur. Örneğin şizofreni hastalarında alkol kullanımı hallüsinasyonların artmasına ve düşüncelerde sapmanın, dalgalanmanın daha da artmasına neden olur. Benzer şekilde alkol kullanımı depresyonun semptomlarını alevlendirebilir. Kaynak Derleyen İpek Demirok Alkol Yoksunluğu Sürekli içki içen kişiler bir süre sonra, alkolün kötü etkilerine karşı daha dayanaklı bir hale gelirler, daha fazla içki içme ihtiyacı duyarlar. Bu etkiler başlamadan önce hemen alkol almak isteyebilirler. Gittikçe artan miktarlarda alkol tüketimi bazı alkoliklerde görünürde sarhoşluk yapmaz. Bu kişiler, hayatlarına, iş ortamında ise günlük çalışmalarına devam ederler; fiziksel durumlarında çok ciddi aksamalar oluşmadıkça dışarıdan alkol etkisinde oldukları fark edilmez. Çoğunlukla, bu kişiler bir başka sebepten hastaneye kaldırılırlar ve böylece alkolün vücutlarında yaptığı tahribat ortaya çıkar. Alkole psikolojik bağımlılık, içkinin sürekli içilmesiyle oluşur, içki içilmediği zamanlarda kişinin psikolojisi farklılık gösterir. Ayrıca, bazı şartlarda mutlaka içki içen insanlarda da psikolojik rahatsızlık oluşabilir. Örneğin bazı sosyal etkinliklerde içki içmeyi adet edinmiş kişiler olabilir. Bu tür bağımlılık daha çok alkol alındığında ortaya çıkan psikolojik rahatlamadan kaynaklanmaktadır. Psikolojik olarak alkole bağımlı kişiler içki içmedikleri zaman, endişeli ve panik içinde olurlar. Fiziksel bağımlılık aşırı derece alkol tüketenlerde oluşur. Vücutları, alkolün varlığına alıştığı için, içmeyi durdurdukları anda fiziksel rahatsızlık duymaya başlarlar. Bunlar arasında hafif olanlar uykuya dalmakta güçlük, rahatlayamama, gerginlik, huzursuzluk sayılabilir. Daha şiddetli olanlar aşırı terleme, titreme, nabzın 100’ün üstüne çıkması, uykusuzluk, bulantı, kusma, alkolü bıraktıktan sonraki 1-2 gün içinde halüsinasyonlar, epileptik nöbetler, anksiyete, psikomotor ajitasyon şeklinde görülebilir. Uzun süre fazla miktarda alkol alan kişilerde alkolü kestikten 2-3 gün sonra ortaya çıkabilen, Deliryum Tremens denilen ve ölüm riski taşıyan bir durum oluşabilir. Bilinç ve konsantrasyon bozukluğu, görsel halüsinasyonlar gerçekte var olmayan şeylerin görülmesi, bulunduğu zamanı ve yeri karıştırma ile kendini gösterir. İlk başlarda hızlı, sonraları dalgalı bir ilerleme gösterir. Alkol Kullanan Kişiye YaklaşımAlkol Kullanan Kişiye Müdahele Nedir? Müdahale, alkolik kişiyi tedavi ettirtmek üzere harekete geçirici bir grup metodudur. Bu yöntemde kişi, bağımlılığıyla yüzleştirilir. Bağımlı kişi, aile üyeleri, arkadaşları, doktoru, işvereni, iş arkadaşları ya da onun bağımlığının kötü etkilerini gözlemlemiş ya da hissetmiş başka yakınları ile karşılaştırılır. Böylece, kişi bağımlılığıyla yüzleşir ve onun kendisine ve çevresine verdiği zararı görür. Müdahaleden sonra büyük ölçüde hasta profesyonel yardım ihtiyacı duyar. Müdahalenin temel mantığı, kişi hangi derecede bağımlı olursa olsun ona anlayacağı dilde bu durumun anlatılması ve onun tedaviye ikna edilmesidir. Sevdiği ve saygı duyduğu insanların ona bunu anlatması mutlaka etkili olacaktır. Kişinin, bağımlılığını reddetmesini kırmak için en az iki kişiden oluşan bir grup lazımdır. Bu grupta kişi üstünde en etkili olan kişi genellikle onun en saygı duyduğu kişidir. Müdahale toplantısının yapılmasından önce, profesyonel bir danışmandan yardım ve fikir almak gereklidir. Eğitimli ve profesyonel bir danışman hastaya nasıl davranılması gerektiğini anlatacaktır. Alkol Kullanan Kişiye Müdahelede Yapılması Gerekenler Bağımlı kişiye alkol probleminin neden kaynaklanabileceğini anlatmaya çalışmak, Nefret, düşmanlık, kötü söz söyleme, lanetleme, ahlak dersi vermek gibi yaklaşımlardan uzak durmak, onu sevdiğinizi ve ona yardım etmeye çalıştığınızı unutmamak, Bağımlılığı tedavi etmek için kullanılabilecek metotlardan bahsetmek, Bağımlı kişinin davranışlarının sonuçlarını görmesine yardımcı olmak, Kişiye bazı önerilerde bulunmak. Örneğin Yardım alarak aileni, işini, tüm hayatını eski haline sokabilirsin gibi, Bağımlı kişinin yardım kabul etmesine hazırlıklı olun. Tedavi merkeziyle önceden görüşün, gerekli ayarlamaları yapın. Böylece harekete geçmesini engelleyecek bahaneleri ortadan kaldırmış olurusunuz, Bağımlı kişinin yardımı reddetmesine hazırlıklı olun. Rahatsızlığıyla yüzleşmesi zaman alabilir, Sürekli bu durumun tedavisi olduğunu, iyileşeceğini söylemek. Alkol Kullanan Kişiye Müdahelede Yapılmaması Gerekenler Kendi kırgınlıklarını büyütmek. Ne kadar acı çektiğinizi ona anlatabilirsiniz ama, esas olarak onun durumuna odaklanmak, Kişinin neden bu kadar çok ve sık içtiğini tartışmak ya da alkolizminin kökenini aramak boş bir çaba olacaktır, Kişi boş yere söz verse de kabul edin. Tüm sözleri tedaviyi kabul ettiklerinin işaretidir, İkna etmenin anahtarı, gerçekleri göstermektir, yargılamak değil, Mutlaka Bir Danışmandan Yardım Alın!!! Buradaki öneriler, size sadece bir fikir vermekten öteye gitmez. Eğer alkolik bir iş arkadaşınız varsa mutlaka bir uzmanla görüşün. Onun fikirlerini alın ve kişiye müdahale etmekte ortak çalışın. Kaynak Yazan Begüm Nebol
Sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulmaya yol açan bir psikososyal stres etkenine karşı geliştirilen patolojik davranıştır. Stres etkenleri bir bebeğin doğumu, okuldan ayrılma, evlilik, iş kaybı, boşanma, hastalık gibi normal deneyim sınırındadır. Stres etkenlerinin başlangıcından sonraki 3 ay içinde, strese bir tepki olarak gelişir. Stres etkenleri veya yol açtığı sonuçlar sonlanırsa belirtiler ek bir 6 aylık süreden daha uzun sürmez. Ergenlerde sıktır fakat herhangi yaşta da görülebilir. Çocuklukta anababa kaybı olanlarda, yeterli ana bakımı almayanlarda yatkınlık vardır. Tedavisinde destekleyici psikoterapi, antidepresanlar, bunaltı giderici ilaçlar yararlı olabilir.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu; farklı alanlarda kendisini gösterir. Kavgacılık, sahte davranışlar ortaya koyma en belirgin özellikleridir. Hırsızlık, kumar bağımlılığı, aile ve sosyal yaşantıda sorumlulukları yerine getirmeme. Bazen aralıklarla bazen ise sık sık suç işleme, madde ve alkol kullanımı gibi özelliklerle de kendini göstermektedir. Antisosyal Kişilik Bozukluğu erkeklerde kadınlara göre daha sık görülür. Diğer yandan Antisosyal Kişilik Bozukluğu; Bilerek ve isteyerek yangın çıkarma,Diğer kişileri cinsel ilişkiye zorlama,Canlılara gaddarca davranma,Zarar verme, maddi anlamda sorumluluk üstlenmeme,sık sık iş değişikliği ya da hiç çalışmama gibi durumlar olarak da ortaya da bazen belirtileri ortaya çıkar. Antisosyal Kişilik Bozukluğu tanısı genel anlamda 18’li yaşlardan sonra tanılanır. 30-35 yaş civarında duraklama dönemine girer. Antisosyal Kişilik Bozukluğu Nedeni Nedir?Antisosyal kişilik bozukluğunun ortaya çıkış nedenleri ile ilgili yapılan araştırmalarda bu rahatsızlığın genellikle genetik ve psikososyal faktörlerden kaynaklandığı ifade edilmektedir. Bazı durumlarda ise kültürel değerlerin de antisosyal kişilik bozukluğuna yol açtığı ifade edilmektedir. Çocukluk yaşantısında ebeveynleri tarafından düşük ilgi, az sevgi etkili olur. Yetersiz bakım gibi durumlar oğlan ve kız çocuklarının antisosyal davranışlara yönelmesine de neden yaş grubu ile yapılan çalışmada ;aile grubunun kalabalık olması,mental anlamda düşük performans,ebeveynlerin olumsuz ve şiddet içeren tutumları,sık sık şiddet görme ya da istismar edilme antisosyal kişiliğin gelişiminde kültürümüzde ise düşük sosyoekonomik düzey, eğitim yetersizliği, ebeveynlerde suç örüntüsü, bir suça bulaşma sıklığı, ebeveynlerin çocukla kurduğu zayıf ve eksik bağ, yetersiz ilgi, şiddetle karşılaşmaları, ailede madde kullanımı öyküsü, erken yaşta suç işleme ya da aile üyelerinde suç işleme öyküsü gibi durumların önemli olduğu ifade edilmektedir. Erkeklerde antisosyal davranışlar genel anlamda askerde yaşantısında da sık sık problemler ortaya çıkmaktadır. Genel anlamda antisosyal kişilik bozukluğuna sahip bireylerde madde kullanımı ve alkol kullanımı da sıklıkla görülmektedir. Yapılan çalışmalarda bu kişilerin aile öyküsünde de mutlaka bir madde kullanımı geçmişi ya da alkol bağımlılığı olduğu da ifade Kişilik Bozukluğu Biyolojik FaktörlerYapılan araştırmalarda bu kişilerin forntal lobunda görülen farklılıkar, yüksek düzeyde testesteron miktarı, düşük düzeyde serotonin hormonuun biyolojik anlamda antisosyal kişilik bozukluğuna neden olduğu da ifade edilmektedir. Duygusal zeka anlamında ele alınacak olursa eğer; duygusal zekanın kişilerarası ilişkileri olumlu yönde etkileyen bir beceri olduğu ifade edilmektedir. Kişi duygularını akıllıca ve yararlı bir şekilde kullanabilir. Duyguyu anlayan biri ise karşı tarafta anlaşılma ve içtenlik duygularını ortaya çıkarmaktadır. Böylece başkalarının gözünde daha değerli ve entelektüel anlamda daha başarılı olarak görülmeyi sağlamaktadır. Nörofizyolojik anlamda bakıldığında, duygusal zekanın kişinin amigdalasıyla ilişkisi olduğu ifade edilmektedir. Amigdalanın; kişinin duyguları ve düşünceleri arasında bir köprü görevi gördüğü ifade edilmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğu tanısı alan bireylerin ise duygusal zeka alanında yetersizlik gösterdiği de ifade halinde antisosyal kişilik bozukluğu davranışlarını sıralayacak olursak;Kişilerarası ilişkilerde tutarlılık ve devamlılık yoktur, sık sık tartışma ya da tartışmalarda dürtülerini kontrol edemezler, öfkelerini kontrol edemezler. Düşüncelerini ifade etmek için uygun zamanı belirlemek çok engelleme, önüne geçme dürtüleri çok anlamda yaşamlarıyla ya da aileleriyle ilgili sorumluluk almaktan kaçınırlar, sorumluluk almak onları çok almadıkları için var olan yanlış durumlarda ya da yolunda gitmeyen işlerde karşı tarafı ya da yakınlarını düşünme becerileri düşüktür. Yaşanılan konuyla ilgili karşı tarafı anlamak ve anlamlandırmak, kendisini karşı tarafın yerine koymak çok değerlendiremezler o yüzden yaptıkları davranışlarla ilgili eleştirel düşünme becerileri ve eşikleri çok ya da cezaevine girmeye yönelik davranışlarda bulunmak, yasalara uymak sık yalan söyleyerek, çevresindeki kişilere takma isimler takarak onlarla alay etme, zevkleri için başkalarını dolandırma ön ilgili plan yapamazlar, programlı hareket etmek sık kavga ve dövüşlere katılarak başkalarının hakkına el uzatırlar. Bu durum sinirlilik ve öfke hallerini daha da ya da başkalarının güvenliği onlar için çok önemli değildir. Riskli davranışları sık sık Özelliklere Göre Antisosyal Kişilik BozukluğuYapılan çalışmalarda antisosyal kişilik bozukluğu okul öncesi çağlarda kendisini göstererek, ergenlik ve yetişkinlik çağlarını takip eder. Bu yüzden çocuklukta ve ergenlikte antisosyal kişilik bozukluğu davranışları bir haberci olarak nitelendirilebilir. Çocukluk ve ergenlik çağında; hırsızlık, sık sık kavgaya karışma, otoriteye karşı gelme, dürtüsel davranışlarda bulunma, erken yaşta alkol ve sigara kullanımı, cinsel davranışlar, okuldan kaçma davranışı, aileyle anlaşamam durumunda evi terk etme, kendine zarar verme, yalan söyleme, çevresindeki hayvanlara zarar verme ve bundan haz alma gibi davranış örnekleri çocukluk ve ergenlikteki antisosyal kişilik bozukluğu davranışlarının bir önceden de belirtildiği gibi oğlan çocuklarında kız çocuklarına göre antisosyal davranışlar daha sık görülmektedir, bu yüzden erkeklerin arkadaş çevrelerini de antisosyal davranışlarda bulunan kişilerden oluştuğu, bu tür davranışlara sahip kişilerle daha fazla arkadaşlık ettikleri ifade açıdan ise antisosyal davranış gösteren çocuk ya da yetişkinlerin genel olarak düşük sosyoekonomik seviyedeki ailelerden geldiği ifade edilmektedir. Gelir düzeyi ile ebeveynlerin eğitim düzeyi arasında da bir ilişki olduğu ifade edilmektedir. Yani gelir seviyesi ve eğitim seviyesi arttıkça antisosyal davranışlar %8, kadınlarda ise %3 oranında görülmektedir. Ancak hafif düzeyden ağır düzeye doğru ise % ile % arasında da bir dağılım gösterdiği de ifade ilgili alanında uzman psikolog ya da psikolojik danışmanlardan online terapi alabilirsiniz.
Alkol ve uyuşturucu maddeler duygu algılamada ve davranışta yaptıkları değişiklikler nedeniyle oldukça sık kullanılmakta ve özellikle gençler arasında rağbet görmektedir. Eski çağlardan günümüze kadar alkol ve benzeri maddeler keyif verici, yatıştırıcı ve uyuşturucu olarak kullanılmaktadır. Zaman içerisinde bu keyif verici maddelerin çeşitliliğinde büyük değişiklikler olsa ve ilaç endüstrisinin gelişmesiyle doğal maddelerin yerini sentetik ürünler alsa da bu maddelerin kullanım amaçları hemen hiç değişmemiş,kötüyü kullanımları devamlı sorun oluşturmuştur. Bireyin kendisini hedef almayan toplumsal yasaklar da bu maddelerin kullanımını engellemekte tek başına etkili olamamıştır. Batı ülkeleri ve de gençler üzerinde yapılmış geniş çaplı tarama çalışmalarında alkol ve madde kullanım oranının gerçekten korkunç boyutlarda olduğu ve bu maddelere başlama yaşının giderek düştüğü gözlenmiştir. Bir tarafta büyük yasakların uygulandığı diğer taraftan uyuşturucu kullanımının belli mekanlarda serbest bırakıldığı farklı toplumlarda sonuç pek de değişmemiş her geçen gün bağımlı sayısında artış olmuştur. Gençlerin bu tuzağa düşmesini sağlayan bireysel ve toplumsal dinamikler ele alınmadıkça yani batağa düşmeden çocuklarımız korunmadıkça alkol ve uyuşturucularla mücadelede başarı elde etmek mümkün değildir... Genç alkol ve uyuşturucuyu güç ve büyümenin göstergesi olarak gören topluluklara girdiğinde bir kadehten bir şey çıkmaz’ ya da bir de sen çek bak ne kadar rahatlayacaksın’ davetlerine uymamazlık edemeyebilir. Bir defa denedikten sonra gençte geçici olarak oluşan gevşeme, rahatlama ve sorunları unutma hali bir dahaki alımı pekiştirici etki yapar ve giderek bağımlılık oluşur. Bu nedenle ailelerin çocuklarının arkadaş çevresini yakından tanıması çocuğunun kiminle düşüp kalktığını ve nerelerde vakit geçirdiğini bilmesi gerekir. Tabii ki bu yapılırken hafiye tipi yaklaşımlardan kaçınılmalı çocuğa karşı dürüst ve açık davranmalıdır. Diğer yandan getirilen sınırlama ve yasakların ölçülü ve çocuğun yaşına uygun olması beklenir. Örneğin çocuğumun arkadaşlarını tanıyacağım diye bir annenin gencin bütün telefonlarını dinlemesi ya da onu devamlı göz hapsinde tutması hiçte uygun bir davranış değildir. Bir süre kullanıldıktan sonra kötü kullanıma yol açan ve bağımlılık yapan maddeleri şöyle sıralayabiliriz. •-ALKOL -ESRAR •-MORFİN -EROİN •-KOKAİN -AMFETAMİNLER •-YATIŞTIRICI VE BUNALTI GİDERİCİ BAZI İLAÇLARdizepam, fenobarbital vb. •-UÇUCULAR Koklama suretiyle kullanılan maddeler; tutkal, tiner, naftalin vb. Her maddenin kendisine özel farklı etkileri olmakla birlikte uyuşturucu maddelerin ruhsal yapı üzerine esasen kişiyi bu maddeleri kullanmaya sevk eden sadece kullanıldığı zaman ortaya çıkan ve bir müddet sonra kaybolan geçici etkilerini şöyle sıralaya biliriz •-Keyifli ve mutlu hissetme •-Genel umursamazlık ve dert etmeme hali •-Canlılık ve neşelilik •-Sıkıntı giderme •-Özgüvenin artışı •Alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ile diğer ruhsal bozukluklar arasında sıkı bir ilişki vardır. Ruhsal bozukluğu olan bir çok kişide bu maddelerin adeta bir çıkış noktası gibi görüldüğü dikkatimizi çeker. Bunaltı içindeki çökkün ya da kişilik bozukluğu olan bir genç çareyi uyuşturucu ve alkolde arayabilir. Özellikle anne ve babaların çocuklarına soğuk ve anlayıştan uzak yaklaşımları bu yönelmeyi daha da kolaylaştırır. Çocuğunun sıkıntısını anlamayan ya da anlamazlıktan gelen ve psikiyatrik yardım istemekten adeta kaçan anne ve babaların bağımlılık oluştuktan sonraki çabaları genellikle başarısız kalır. Bu nedenle aile, çocuğunun ruh halinde değişiklik gözlemlediği ilk anda tıbbi yardım istemelidir. Alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığına zemin hazırlayan bazı çevresel ve kişisel faktörler vardır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz •Çocuk veya gencin içinde yaşadığı arkadaş grubunda alkol ve uyuşturucu maddelerin normal ve gayet sıradan bir şekilde kullanımı. Çocuğun grupla özdeşim çabasıyla bu maddeleri kullanmaya başlaması. •Çocukların küçük yaşlardan itibaren büyüklerin dünyalarına girmeye başlamalarıyla bar ve gece kulüplerine gitmeye alışmaları. •Alkol ve diğer bağımlılık yapan maddelerin özellikle grup halinde kişilerin sosyal çekilmesini ortadan kaldırması nedeniyle toplantıların hoş geçmesini sağlayacak bir eğlence aracı olarak kullanılması. •Müzik, sinema, televizyon ve radyo ile alkolün özendirilmesi ve adeta gücün ve büyümenin sembolü olarak gösterilmesi. Sıkıntı, bunaltı giderici ve keyif verici olarak kullanılmasının özendirilmesi. •Alkol ve uyuşturucu maddelerin ruhsal gerilimi geçici olarak azaltma etkileri nedeniyle özellikle sıkıntı hisseden, çökkün gençlerin sıkıntılarını giderme aracı olarak bu maddeleri kullanmaya başlamaları. •-Yetersizlik, güvensizlik duygularını, çekingenliği ve utangaçlığı ortadan kaldırması sebebiyle gençlerin özgüvenlerini bir süre olsun arttırmak ve rahat davranmalarını sağlamak amacıyla bu tür maddelere yönelmeleri. •-Davranış bozukluğu olan çocuk ve ergenler alkol ve madde bağımlılığına adaydırlar. Bu çocuklarda özellikle dürtü kontrolünde yetersizlik nedeniyle çok çabuk bağımlılık gelişebilir. •-Alkol ve uyuşturucu madde bağımlısı anne ve babaların çocuklarında alkolizm ve madde bağımlılığı görülme riski oldukça yüksektir. •Alkolün aile hayatındaki tahripleri, çocuğun sürekli aşağılanması ve dövülmesi ile oluşan gergin ve mutsuz bir ev ortamı çocuk yaşta ya da en geç ergenlik döneminde çocuğun alkol ve benzeri maddelerle tanışmasını sağlamaktadır. •-Alkol ergenler için adeta çabucak erişkin rolüne girmeyi sağlayan bir faktör gibi algılanır. •-Herhangi bir uyuşturucu madde yada alkol kullananlarda başka maddelere de bağımlılık sık görülmektedir. Yani genelde bir maddeden daha çok sayıda maddeye bağımlılık vardır. •Alkol ve uyuşturucu madde kullanma yönünden risk taşıyan kişiler • alkol ve madde kullanma öyküsü olan çocuklar ve gençler, • ve uyuşturucu maddelerin kullanıldığı ortamlara girip çıkan ve bir sebeple bu ortamlarda bulunan çocuk ve gençler, • arasında alkol ve uyuşturucu madde kullananların bulunduğu çocuk ve gençler, • bozukluğu gösteren çocuk ve gençler, • depresyon, sosyal fobi bozukluğu gibi psikiyatrik sorunları olan çocuk ve gençler, • güvensizlik ve çekingenlik hislerini yenmek için bu maddelere başlayanlar. Alkol ve uyuşturucu maddeleri her kullanan o maddelere bağımlı demek değildir. Bağımlılığın günümüze kadar pek çok tarifi yapılmıştır. Tek bir tarif yerine genel anlamda bağımlılıkta görebileceğimiz özellikleri sıralamak yerinde olur sanırız. Bunlar ; •-Uzun süreli kullanım -Bırakma isteği ve arzusuna karşın bunu becerememe -Kişinin toplumsal, mesleki ve ailevi yaşamında belirgin sorun oluşturma örneğin işe,okula geç kalma, çocuklarının ve eşinin bakımını sağlayamama ve insan ilişkilerinin bozulması -Alkol ya da maddeyi elde edebilmek için her türlü yola baş vurma hırsızlık, gasp gibi -Kullanılan alkol ya da maddeye karşı vücutta tolerans gelişmesi ve giderek artan miktarlarda alkol ve madde kullanımı -Alkol ya da madde alınmadığında yoksunluk belirtilerinin oluşması -Alkol ve uyuşturucu maddelerin bağımlılıkları farklı yollardan oluşmaktadır. Genel olarak bağımlılığı psikolojik ve fiziksel bağımlılık olmak üzere iki bölümde inceleyebiliriz. •FİZİKSEL BAĞIMLILIK Kullanılan maddenin özellikle insan sinir sistemindeki dengeleri alt üst etmesi ve bedenin adeta bu yeni duruma adapte olması halidir. Dolayısıyla bu madde alınmadığı ya da bulunamadığı zaman bir çok bedensel ve psikolojik belirtinin bir arada görüldüğü sonu ölümle dahi bitebilen ağır tablolar oluşur. Bu tabloya yoksunluk durumu denir. Fiziksel bağımlılık oluşturan maddelerin zaman geçtikçe giderek yükselen dozlarda alınması gerekir ki aynı duyguları yaşatabilsin. Yani bu maddelere karşı vücutta tolerans gelişir. Vücutta tolerans geliştiren maddelerin alınmasının aniden kesilmesi ise yoksunluk durumu diye adlandırılan oldukça ciddi bir tabloyu ortaya çıkarır . •PSİKOLOJİK BAĞIMLILIK Kişide kullanılan maddenin alınamamasından dolayı sadece psikolojik gerginlik hali vardır. Bu maddenin bırakılmasıyla genelde bedensel bir belirti görülmez. Ancak bazen kişi önü alınmaz bir istekle bu maddeyi tekrar kullanmaya başlayabilir. •ALKOL Psikolojik bağımlılık +Fiziksel bağımlılık •MORFİN / EROİN Güçlü fiziksel + Psikolojik Bağımlılık •ESRAR Psikolojik + hafif derece fiziksel bağımlılık •AMFETAMİN Psikolojik + hafif derece fiziksel bağımlılık •YATIŞTIRICI VE BUNALTI GİDERİCİ BAZI İLAÇLAR Güçlü fiziksel + Psikolojik bağımlılık • UÇUCU MADDELER Belirgin fiziksel bağımlılık yapmazlar. Psikolojik bağımlılık oluşturabilirler. ALKOL Alkol, görece kolay temin edilebilmesi ve ucuz olması nedeniyle bağımlılık yapan maddeler arasında en sık kullanılanıdır. Buna bir de alkolün toplumda sıradan bir içecek halini alması ve genel kabul görmesi eklenirse sık kullanımın nedeni anlaşılır. Batılı toplumlarda alkol bağımlılığındaki artış alkol kullanmanın hoş karşılanmadığı toplumlarda ise bağımlı sayısındaki azlık alkol bağımlılığının sosyal yönüne dikkat çekmektedir. Alkole başlama yaşı giderek düşmektedir. Alkolün kimyasal adı etil alkol etanol dür. Ağızdan alındıktan sonra çok kısa bir süre içinde yaklaşık 15 dakika kana karışır ve başta beyin olmak üzere diğer organlar üzerinde etkisini göstermeye başlar. Karaciğerde parçalanır ve çoklukla bağırsak az olarak da böbrek ve akciğer yoluyla vücuttan atılır. Beyine olan etkisi ile insan davranış ve duygularında değişiklikler oluşturur. Ancak bu değişikliklerin cinsi ve şiddeti alınan alkol miktarı ve kişinin toleransıyla yakından ilgilidir. •Alkolün etkisiyle oluşan bir müddet devam eden değişiklikleri şöyle sıralayabiliriz •-canlılık ve neşelilik hali •-gevşeme •-hareketlerde bozukluk yürümenin bozulması ve dengesizlik gibi •-taşkın ve saldırgan davranışlar -kendini denetleme yetisinin kaybı •-algılamada bozukluklar olmayan bir şeyi görme yada yanlış algılama gibi •-hafızada bozukluklar •-muhakeme yetisinin kaybı •-sıkıntı •-çökkünlük Alkolün insan vücudundaki etkileri alınan alkol miktarına bağlı kanda oluşan alkol seviyesiyle yakından ilgilidir. Örneğin, kanda %50-100 mg alkol bulunması hafif sarhoşluk hali oluştururken bu seviyenin % 400 mg üzerine çıkması koma, hatta ölümle bile sonuçlanabilir. Alkol direk beyin hücrelerini etkileyerek yukarıdaki belirtileri oluşturur. Bir süre kullanıldıktan sonra beyin hücrelerinin adaptasyonu sonucu benzer etkilerin görülebilmesi için daha fazla miktarda alkol almak gerekir. Tıp dilinde tolerans adı verilen bu olayla giderek fazla miktarlarda alkol alma isteğinin nedeni izah edilebilmektedir. Uzun süre alkol kullandıktan sonra alkolün bırakılması ile yoksunluk belirtileri denen ve kişiyi tekrar alkol almaya zorlayan bir takım bedensel ve ruhsal belirtiler kümesi oluşur. Ellerde titreme, çarpıntı, konuşmanın bozulması, kaslarda kasılmalar, terleme, tansiyonun yükselmesi, bulantı, kusma ağır bunaltı hali ve uyku düzensizlikleri gibi pek çok belirtinin gözlendiği bu durum aslında bağımlılık oluştuğunun bir göstergesidir. Diğer taraftan yine uzun süre alkol alımı sonrasında alkolün aniden kesilmesiyle oldukça da ciddi ve ağır bir yoksunluk olan deliryum tablosu ortaya çıkabilir. Yoğun bir tedavi gerektiren deliryum halinde ölüm riski dahi vardır. Süreğen alkol kullanımı insan vücudundaki tüm sistemleri olumsuz yönde etkiler ve çoğu geri dönüşümsüz tahribatlara korsakof psikozu neden olur. Bunlar tablo 1 de gösterilmiştir. Uzun süre alkol kullanmaya bağlı insanda oluşan belirti ve hastalıklar •Mide-Bağırsak Sistemi;Bulantı ve kusma, karaciğer büyümesi karaciğerde yağlanma, siroz, pankreas hastalıkları, gastrit, ülser, yemek borusu hastalıkları, ishal. •Kalp-Damar Sistemi; Kalp büyümesi, kalp büyümesi. •Vitamin ve element eksikliğine bağlı belirtiler; Diş eti kanamaları, durma ve yürüme güçlüğü, ağız-boğaz, meme ve karaciğer kanseri oluşma riski •Cinsel iktidarsızlık •Nöro-psikiyatrik belirtiler; His kusurları, hafıza bozukluğu, halüsinasyonlar Bir uyaran olmadığı halde algılama,örneğin olmayan bir nesneyi görme, bunama, görme bozuklukları, epilepsi nöbetleri. Annenin gebelikte alkol kullanımı bebekte zeka ve gelişme geriliğinden bazı organlarda doğumsal anormalliklere kadar varan oldukça ciddi sorunlar oluşturabilir. Alkol kullanımının yol açtığı sosyal sorunlar da önemlidir. Çünkü alkol toplumsal hayatı bir çok yönüyle tehdit etmekte ve huzursuzlukların başlıca nedeni olmaktadır. Alkol kullanımı bireyin iş, ev ve sosyal hayatında telafisi mümkün olmayan yaralar açabilir. İflas, mesleğini sürdürememe ve boşanmaya kadar varan bu gidişe dur demek güçtür. Sürekli huzursuzluğun hakim olduğu bu ailelerde yetişen dayağa, baskıya kalmış ve ihmal edilmiş çocuklarda alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı dahil bir çok ruhsal sorunlara yol açar. Alkol, her türlü saldırgan davranışları arttırması ve kendini kontrol edebilme yetisini baskılaması nedeniyle insanı suç işlemeye hazır hale getirir. Başta ölümle sonuçlanan trafik kazaları olmak üzere her türlü kazaya da neden olabilir. ESRAR Esrar Hint keneviri bitkisinden elde edilen ve ağız yoluyla ya da sigaraya sarılarak kullanılan toz halinde bir maddedir. Bağımlılık yapıcı maddeler arasında oldukça sık kullanılanlardandır. de lise çağındaki gençlerde esrar kullanma oranı %3-10 gibi oldukça yüksek düzeylerdedir. Etkisi kısa süre içinde görülmeye başlar. Esrar kullanıldığında geçici olarak oluşan belirtiler şunlardır; •Esrar kullanıldığında geçici olarak oluşan belirtiler şunlardır; •Neşelilik hali, zaman algısında bozulma, konsantrasyonun azalması, bellek bozukluğu, halüsinasyon, kalp atışlarında artma. Sürekli esrar kullananlarda tolerans gelişir ve aynı etkiyi elde edebilmek için daha fazla miktarlarda esrar alınır. Yine uzun süre kullanımdan sonra esrarın aniden bırakılmasıyla yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Özellikle gençlerde süreğen esrar kullanımına bağlı uykululuk hali pasiflik,zevk alamama, çökkünlük, eskiye kıyasla istek ve arzularda azalma gibi duygulanım problemleri oluşur. Ayrıca daha ağır ruh hastalıklarında görülen paranoya ve halüsinasyon gibi belirtilerle seyreden tablolara da rastlanabilir. Esrarın cinsel gücü arttırdığı yönündeki iddialar ise geçerli bulunmamıştır. MORFİN VE EROİN Morfin ve eroin opium grubu içinde yer alan uyuşturucu maddelerdendir. Morfin doğal,eroin ise yarı sentetiktir. Tıpta morfin nadiren güçlü ağrı kesici etkisinden yararlanmak için kullanılır. Eroinin ise böyle bir kullanım alanı yoktur. Bu maddelerden özellikle eroinin güçlü bağımlılık yapma etkisi vardır. Ayrıca bağımlılık kısa bir süre sonra oluşabilir. Birkaç kullanımdan sonra dahi kişi bu maddeleri almadan yapamaz hale gelir. Eroin genellikle damar içine zerk edilerek kullanılır. Böyle alındığında etkisi hemen başlar.
alkolün yol açtığı davranış bozuklukları